Filmi izlerken acaba nere yapımı diye çok düşündüm. konuşmalar Tayvanı andırıyor ama yazılar tutmuyor. Bir şeyler yakaladım diyorum yok yine olmuyor. Hani film de Müslüman isimleri de var sonunda dayanamayıp durdurup filmin künyesine baktım. Efendim bu izlediğim ve bu blogda yer alan ilk Endonezya filmidir…
Film hakkında anlatılacak çok şey yok aslında bir sürü klasik sahne anlam veremediğiniz olaylar silsilesi, bağırıp duran kızlar… Bir grup öğrenci efsaneleşmiş ve lanetlenmiş bir dansçının belgeselini yapmak isterler. Bu arada bu şahıslardaki ne kamera zevki ise tabiri caizse tuvalete bile kamerayla giderler…
Hadi gençleri anlıyorum da bu gençlerin anneleri falan da ilginçtir. Mesela birisinin pisişik güçleri vardır baktığı fallarda sürekli ölüm görür hatta bu kötü güç evi ziyaret eder ancak kızını korumaz hatta ilgilenmez bile…
Neyse bizim grup belgesel yapmaya başlar. Ah bu arada unutmamak lazım film açılışı başka bir grubun köhne bir evde bir video kamera bulması ile başlar ve yukarıda anlattıklarım şimdi anlatacaklarım bu video kameradakilerin başına gelir. Bütün uyarılara rağmen bizim gençler bu dansçının evinin bulunduğu köye giderler. Kime sorsalar bilen çıkmaz bir kişi hariç. Eve vardıkları anda evin önünde oturan bir deli görürler ama deli birden kaybolur… Daha sonra tahtalarla kapanmış kapıyı açarak içeri girerler…
Bu araştırma hemen bitmez tabi… Bir kaç gün boyunca dansöz hayaleti onları ziyaret eder. Battık boka devam mantığıyla da işe devam ederler. Tabi katlı dar ev bunlar için cehennem olur. Bir çok yerde handy cam kullanılmış. Gereksiz sallantı ve çığlıklar insanı ekrandan uzaklaştırıyor. Farklı bir görüntü yok. Amatörce çekilmiş bir film. Efektler ve konu sıradan… Dansçının lanetini çözmeye çalışırlar. Çözdüklerini de sanarlar ancak kendi bildikleri gibi olmaz…
Gereksiz sadece Endonezya filmleri nasıl olur diye merak edenler izlemeli bence…
Yönetmen:Ian Jacobs
Senarist: Inne Damar
Oyuncular:
| Garneta Haruni | |||
| Monique Henry | |||
| Dion Wiyoko | |||
| Vikri Rahmat | |||
| Ismi Melinda |
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?