Başarılı yönetmen Asghar Farhadi‘nin Jodaeiye Nader az Simin / Bir Ayrılık‘den 2013 yılında yaptığı son filmi Le passé. Filmin dram yönünün ağır olduğunu düşünerek bu zamana kadar filmi izlemeyi ertelemiştim. Tabi filmi Jodaeiye Nader az Simin ile kıyasladığımda Le passé biraz daha ağır kalıyor. İki filmin de olay örgüsü odukça başarılı. Ancak Le passé daha daha az karakteriyle Jodaeiye Nader az Simin’deki görkemi yansıtamıyor bize. Ancak Le passé’da çok başarılı bir film.
Filmde oyunculuklar çok iyi. Zaten Bérénice Bejo bu rolüyle Cannes’da en iyi kadın oyuncu ödülünü lamış. Onunla bilirkte tüm yardımcı oyuncualrda başarılı. Asghar Farhadi‘nin oyuncu seçimi ve yönetimi oldukça başarılı. Ancak gözüme çarpan hususlar filmin dili. Keşke film İran’da çekilseydi de Farsça diyaloglar olsaydı. Sanki hikayeninFransa’da geçmesi ve diyalogların Fransızca olması bana biraz garip geldi.
Bunu neden mi söylüyorum, çünkü bütün muhabbtler İranlılar arasında geçiyor. Marie Brisson yani ana karakterimizin dili sadece Fransızca. Tabi onun çocuklarının da. Ancak filmde gördüğümüz diğer karakterler ise Iranlı. Tabi hikayeye burada da takıldım. Marie neden sürekli İranlı birilerini buluyor o da ayrı bir soru işareti. Ya ben kaçırdım ya da bu soruların yanıtı yoktu.
Film güzel bir başlangıç yapıyor. Oldukça doğal ve bu doğallığından dolayı etkileyici de. Marie, Ahmad’ı hava alanından alır. Ahmad, Marie’nin dört senedir görmediği kocasıdır. Ahmad sonunda doşanma işlemleri için geri döner. Marie kalması için onu kendi evine getirir. Bu sırada evlenmeyi düşündüğü yeni sevgilisi de evde yaşamaktadır. Adam, Ahmad geliyor diye eve gelmez ama oğlunu bırakır.
Boşanma işleri ilerlerken, Ahmad, Marie’nin önceki evliliğinden olan kızı Lucie’nin bu işe pek sıcak bakmadığını görür. Marie’de Ahmad’a Lucie ile konuşmasını söyler. Ahmed, Lucie ile konuştukça olaylar farklı bir hal alır. Lucie’nin evlenmeyi düşündüğü sevgilisi Samir’in eski eşi yoğun bakımdadır. Kadın çamaşır suyu içerek intihara teşebbüs etmiştir. Olay biraz derinleşince, Lucy’nin annesi ile Samir arasındaki ilişkiyi Samir’in karısına söylediği ve bu sebepten dolayı intihara teşebbüs ettiği ortaya çıkar. Tabi iş derinleştikçe yargıya vardığımız her şey değişir.
Marie’nin evinde tam anlamıyla kaos ortamı mevcut. İletişimsizlik hat safhada. Bu yönetmen tarafından çok iyi verilmiş. Bilmeden etmeden sorgulama ve yargılama oldukça doğar bir şekilde günlük hayattaymışçasına karşımıza çıkıyor. Karakterlerin psikolojileri başarılı bir şekilde yansıtılmış. Her karakterde gizemli bir bilinmeyen mevcut. Bu şekilde sanki evde olan bitenleri bir komşu edasıyla izliyorsunuz.
Filmin hikayesi oldukça sıradan. Filmi iyi yapan ise bu sıradanlığın kurgulanamsı ve doğallaştırılması. Tabiki yönetim ve oyunculuklar. Yine de iki saat film için bence uzun bir süre. Bazen kendi içinde döngüye giren film sıkabiliyor. Sürekli sonuç bulmayan bir gizem, kapalı kuru içerisindeki karakterler izlerken yer yer sıkılmanız sebep olabiliyor. Eğer dikkatli ve bu filmlere alışkın bir karakter değilseniz.
İzetlemek gerekirse, başarılı bir film Le passé. Kesinlikle izlemenizi tavsiye edeceğim filmler arasında. Asghar Farhadi takip eidlmesi gereken bit yönetmen. Her ne kadar konuları birbirlerine yakın sularda gezse de sürekli kendini tekrar eden işler çıkmıyor yönetmenden.
Yönetmen – Senaryo: Asghar Farhadi
Oyuncular:
Bérénice Bejo | … |
Marie Brisson
|
|
Ali Mosaffa | … |
Ahmad
|
|
Tahar Rahim | … |
Samir
|
|
Pauline Burlet | … |
Lucie
|
|
Elyes Aguis | … |
Fouad
|
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?