Les 7 jours du talion / 7 Days

Son dönemlerde biraz daha fazla değinilen bir konuya sahip bir film Les 7 jours du talion. Tabi olay derin ve sarsıcı olunca işlenmesi zor bir tabu olarak çıkıyor karşımıza. Bir çok örneğini gördük. Biraz daha masalsı bir şekilde geçeğimiz Oscar’da  Peter Jackson böyle bir filmle çıkmıştı karşımıza. Ancak burada film biraz daha farklı yönetmen olayın psikolojisine inmeye çalışmış. Kısmen de olsa bunu başarmış.

Film her şeyden önce yaşanan olayın psikolojisi ele alınarak çekilmiş belki de bunu an iyi yansıtabilecek karakter olarakta karakterin tıp mesleğini seçmesi ayrı soru işaretleri ile çıkıyor karşımıza. Ancak filmdeki karakterin donuk ifadesi bize bu duyguları tam anlamıyla anlatmaktansa sanki izleyiciyi onun yerine koymakta daha başarılı gibi. İnsan hayatını her ne olursa olsun kurtarmak üzerine yemin etmiş bir insan için onun hayatına son vermeye çalışmak ve bunu işkence yaparak yerine getirmek kişinin yaşadığı psikolojiyi daha derin düşünmemize olanak tanıyor.

Tabi burada özgürlükler ve demokrasi ülkesi Fransa’da bile yargıya güvenilmemesi olayına değinişmiş. Gerek ana karakter gerekse eşi bir hırsız tarafından öldürülen yan karakter olan polis yargının acıyı çeken kişi üzerindeki avutmasını ayrıntılı bir şekilde irdelemekte. Zaten iki kişi arasında geçen diyaloglar bunun ayrıntılarını veriyor bize. Aslında burada doktor bastırılmamış kimliği, polis ise bastırılmış kimliği çıkartıyor karşımıza. Polis her ne kadar olayı kabullense de içinde kıpırdananlarla sürekli olayı sorgulamakta. Burada aslında polisi ikisinin arasında kalmış karaktere değiniyor. Kamuoyuna duyurulan haber ve bu durumla karşı karşıya kalmış kişilerin tepkileri aslında bu konuda yasaların tatmin edici olmadığını da yansıtmakta.

Belirttiğim gibi aslında filmin asıl can alıcı noktası bütün bunları bir doktorun yapması. Ancak anlıyoruz ki, insanın giydirildiği, olmaya zorlandığı şablondan çok insan olarak çıkıyor karşımıza.

Filmin değinmek istediği ne değindikten sonra bir de konusuna göz atayım. Gerçi, zaten konu anlaşılmış olabilirde. Bruno Hamel başarılı cerrahtır. Eşi Sylvie ile sekiz yaşlarında Jasmine adında bir kız çocuğuna sahiptirler. Bruno bir nöbet sonrasında gündüz eve gelir ve derin bir uykuya dalar. Uyandığında ise küçük kızının okuldan eve henüz gelmediğini görür. Polise haber verir. Polis kısa bir araştırmadan sonra küçük kızın tecavüze uğrayarak öldürüldüğünü bulur. O günden itibaren karı koca arasında iletişimsizlik artar. Bu karşılaştıkları durum sebebi ile birbirlerini suçlarlar. Polis bir süre sonra küçük kızın tecavüzcü katilini yakalar ve şüpheli bulur. Mahkeme katili suçlu bulur ve cezaevine yollar.

Bruno, katilin ceza evine aktarımı sırasında ince bir plan yaparak katili kaçırır ve bir eve hapseder ve katile yedi gün boyunca işkence yapar. İşkence esnasında yalananlar, bu arada durumu televizyondan haber alan insanların tepkileri, hatta doktora bu konuda yardımcı olan kişiler, olay ile ilgili sorgulama açımızı değiştirtiyor bize. Hatta bir çoğumuz doktoru haklı görüyoruz. Tabi filmde olması gereken bir sonda var.

İşkence sahneleri bakımından başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Doktorun ölme derecesine gelen katili tekrar tedavi etmesi ve işkenceye devam etmesi Grotesque hatırlattı bana. Tabi bu film o derece şiddet içermemekte. Bence sahneler izlenilebilir derecede makul. Ancak film yavaş ilerliyor. Fransız filmlerinden beklediğimiz gibi. Bu da filmin psikolojisine girememiş izleyiciyi sıkmaya yetebilir. İzlenebilir bir film ancak sakin kafa ile olması şart. BU arada filmin roman uyarlaması olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Yönetmen: Daniel Grou

Senaryo: Patrick Senécal (senaryo, kitap)

Oyuncular:


Claude Legault
Bruno Hamel

Rémy Girard
Hervé Mercure

Martin Dubreuil
Anthony Lemaire

Fanny Mallette
Sylvie Hamel

Rose-Marie Coallier
Jasmine Hamel

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt0445054/