Süper kahraman filmlerinin son dönem yorumlamalarından biri de Superman uyarlaması olan Man of Steel. Film genel olarak başarılı bulduğum Zack Snyder‘ın elinden çıkmış. Ancak 300, Watchmen, Sucker Punch gibi filmlerle iyi iş çıkaran yönetmene Man of Stell biraz ağır gelmiş. Aslında yönetmen karşımıza Nolan‘ın The Dark Knight ciddiyetinde bir film çıkarmaya çalışmış ancak bunu becerememiş. Gerçi okuyanlar bilirler ki her ne kadar The Dark Knight iyi bir film olsa da bence Batman’ın o gotik yönünü, doğasını yansıtmıyordu.
Neyse gelelim Man of Steel’e. Öncelikle filmin hikayesi ve kurgusu çok farklıydı. Bildiğimiz Superman hikayesi biraz daha geliştirilmişti. Tamam buna herhangi bir şikayetim yok ancak geliştirilen hikaye kendi içinde tutarsızlıklara sahipti. Filmin ilk yarısı ile ikinci yarısı arasında pek bağlantı yoktu. Onuda geçtim filmin ilk yarısı sanki birbirinden alakasız bir kaç sahnenin birleşmesiyle oluşmuş gibiydi. Senaryo olarak film Superman’a yakışmamış. Boşluklar filmi izlerken soru işaretleri uyandırıyor.
Film her ne kadar hikaye ve kurgu olarak tatmin etmese de görsel ve işitsel olarak tatmin edici. Bir yerde aksiyonun fazlalığı oradan oraya savrulan adamlar size bir tenis maçı izliyormuş hissi verse de görsellik konusunda iyi olduğunu söyleyebilirim. Ancak filmin süresini uzatmak amacıyla klasik iyi adamın dayak yemesi sonra diğerlerini dövmesi sahnesi biraz fazla uzatılmış. Bir yerden sonra insanı sıkıyordu.
Aksiyonu bir yere atarsak -aslında atamıyoruz tamamını kapsıyor- dram yönü ağır bir Superman filmiydi Man of Stell. Bir başka gezegenden dünyaya gelen ve ne olduğu belli olmayan, doğa üstü güçlere sahip bir çocuğunun yaşadıklarına değinilmiş ancak bu geçişler biraz yüzeysel olmuş. Yani ne bu çocukla empati kurabiliyorsunuz ne de hayatından bir kesite tam anlamıyla tanık olabiliyorsunuz. Dram yönleri çok zayıf olan filmin aksiyon temposu içerisinde ezilip yok oluyordu.
Dram işi mevcut aksiyonun içinde erirken sanki izlediğimiz bütün sahneler bu filme ait değilmiş imajı uyandırıyor farklı görüntüler bir araya gelerek bir hikaye anlatılmaya çalışılmış. Elbetteki bunun en büyük sebebi belirttiğim gibi anlatılmak istenen hikayenin aksiyon sahnelerinin aralarına sıkışması.
Film sanki cast açısından pek olmamıştı. Öyle performanslı bir oyunculuk Russell Crowe haricinde kimseden görmedim. Kevin Costner vardı ancak o da döndürecek kadar fazla sahnede gözükmedi. İrilik ve kas bakımından Superman belki cuk diye oturmuştu ama, diğer yönlerden karakteri canlandıran Henry Cavill çok sığ kalıyordu. Bu zamana kadar izlediğimiz tüm Supermanlar sempatik bir yine sahipti ancak bu tam anlamıyla iticiydi. Keza Lois Lane karakteri de fazla oturmamıştı. Tabi bunun başlıca nedeni senaryonun karakterlere tam anlamıyla değinmemiş olması. Genel olarak karakterlerin boş kalması.
Hikaye ve senaryoya bu kadar laf ettikten sonra aslında bunların arkasındaki ismin de David S. Goyer olduğunu hatırlatmak lazım. Batman serisi başta olmak üzere bir çok işte kendisini görüyoruz son dönemde. Bir yerde Holywood’un altın çocuğu giyebiliriz kendisine ancak kısa dönemde sürekli iş çıkarması biraz kendini tekrar ediyormuş gissi uyandırdı bende. Belli kalıplar var bu kalıplarda ilerliyor kendisi. Sanki bir senaryo yazmış ve sadece isimleri değiştirmiş. Bunu açıkça izlerken hissedebiliyoruz. Batman biraz daha kendi karakterini yansıtabiliyordu ama Superman için aynısını söyleyemeyeceğim. Birde Goyer’in Batman ve Superman’in birlikte olduğu bir film planı varmış açıkçası çok şey beklemiyorum ve bir yerde Superman ile gelen düşüşü devam ettireceği kanısındayım. Sonuçta elinde Da Vinci’s Demons gibi bir dizi ve geleceğe yönelik planlanmış bir sürü iş var. Tabi olan biteni zaman gösterecek. Tabi Goyer’in olduğu yerde Nolan’da var.
Bu arada filmin en iyi yönlerinden biri de müzikleriydi. Hans Zimmer artık bu film müzikleri ile de kendini aştığını tekrar ispatlamış oldu. Müzikler akılda kalıcı ve sahneler ile uyum içerisindeydi. Tabi yer yer gürültüden fark edilemiyor hissi yaratsa da genel anlamada dinlemek keyif vericiydi.
Karşımızda 143 dakikalık bir film var. Pekala bu film 110 – 120 dakikada bitirilebilirmiş. BU şekilde filmin gereksiz sahnelerinden kurtulunabilir ve yer yer sıkıcılığından arındırılabilirmiş. Ancak ne kadar çok aksiyon o kadar para mantığıyla şahısların oradan oraya aynı şekilde defalarca yuvarlanmasına maruz kalıyoruz. Özetlemek gerekirse, biraz abartıya kaçmış, yer yer sıkan, anlatmak istediğini anlatmaktansa işi vurdu kırdıya vuran bir film olmuş Man of Steel. Aksiyonu ve Superman’in hatırı için izlenir. Fazla bir şey beklememek gerekir.
Yönetmen: Zack Snyder
Senaryo: David S. Goyer, Christopher Nolan, Jerry Siegel, Joe Shuster
Oyuncular:
Henry Cavill | … | Clark Kent / Kal-El | |
Amy Adams | … | Lois Lane | |
Michael Shannon | … | General Zod | |
Diane Lane | … | Martha Kent | |
Russell Crowe | … | Jor-El | |
Antje Traue | … | Faora-Ul |
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?