Nezih Ünen‘i yollardır yaptığı müziklerle tanıyoruz. En son Anadolu’nun kayıp şarkıiları adlı belgeselle izlemiştim kendisini. Oldukça başarılı da bulduğum bir yapımdı Anadolu’nun Kayıp Şarkıları. Kamera işinden hoşlanmış olacak ki kendi yazıp yönettiği Mavi Pansiyon ile çıktı karşımıza. Film sanki biraz keyfi çekilmiş. Yani öyle iş olsun derdi yok. Gayet rahat bir film. Senaryo da çok fazla düşünülmemiş. Sanki ekip bir pansiyonda tatildeymiş, burayı çok sevdik haydi film çekelim demişler.
Hemen konuya gireyim daha sonra biraz senaryo hakkında fikirlerimi sıralarım. Ahmet başarılı ve hovarda bir avukattır. Karısı bahardan yeni ayrılmış ve üzerindeki bunalımı yeni atmıştır. Bu durumdan kurtulmak için de her zaman yaz tatillerinde gittiği Ege sahilindeki Mavi Pansiyon’a gider. Ahmet çok sevdiği karısından boşandıktan sonra artık aşkın olmadığını düşünmeye başlamıştır. Aynı pansiyonda tatil yapan iki arkadaş dikkatini çeker. Birisi piyanist Bahar, diğeri ise oyuncu Esra’dır. İkili çok yakın arkadaş olmalarına rağmen çok farklı kişiliğe sahiptirler. Esra rahat ve vurdumduymaz, Bahar ise romantik ve duygusaldır.
Esra, Ahmet’e ilgi duyar, ancak Ahmet’te Bahar’a ilgi duymaktadır. Hatta aşkı tekrar bulmuş gibidir. Ancak bunu kendine de itiraf edemez. Tabi karşısına bir de rakip olarak Koray çıkar. Bu üçlü arasında gizli kapaklı bir aşk üçgeni dönerken pansiyondaki diğer olaylar da filmde yer alır. Pansiyon işletmecisi Kerim ve Zeynep ve pansiyona tatil için gelmiş Almanyalı Halil ve Erica ilişkilerin farklı yönden değerlendirilmesini yaparlar film boyunca. Pansiyonda bir de kısa film çeken bir ekip vardır.
Filmi bu şekilde özetleyebiliriz. Bunun haricinde filmde ne var derseniz aslında bir şey söyleyemem. Umutsuz bir aşk hikayesi karşımızda. Aslında aşk hikayesi midir onu bilemem. Film Ahmet’in sevdiği kadından ayrılmasını anlatarak başlıyor. Duyduğumuz kadarıyla bu aşk büyük bir aşktır. Yani söylenenler bu şekilde yorumlamamızı sağlıyor ancak filmin geneline baktığımızda böyle bir aşkı göremiyoruz. Yani film Ahmet’in Bahar’a olan aşkını yada Bahar’ın ona olan aşkını tam anlamıyla anlatamıyor. Tabi yer yer büyük aşk bunun neresinde diye soruyor insan.
Film alt metin olarak sevgi ve aşka değinmiş. Her şarta göre aşk sevgi ele alınmaya çalışılmış. Kerim’in Erica’ya bakışlarından sonra karısı Zeynep kısa filmde oynayıp makyaj yapınca Kerim’in tepkisi, Halil Kerim’in memleketlisi çıkınca Erica’ya yaklaşımı küçük bir şekilde filmde eyer bularak sosyal bir gönderme yapılmış ama sadece bununla ibaret.
Filmi görsel olarak başarılı buldum. Renkler iyiydi. Zaten film Arri D-21 ile çekilmiş. Zaten görsele Gümüşlük’ün güzelliği de yansıyınca film ister istemez görsel olarak iyi bir yapım olarak karşımıza çıkmış. Oyunculuklar fena değildi. Ben Özlem Tekin’i biraz sönük buldum. Tan Sağtürk ise gözüme normal gözüktü. Ancak nedense genel olarak filmde sanki bir samimiyetsizlik vardı. Nedendir anlamadım ama bunu hissettim filmi izlerken. Sanırım bir şeyler aceleye gelmişti. Mesela Ahmet ile Esra’nın sevişmesi hiç olmamıştı.
Özetlemek gerekirse film pek bir şey vermiyor. Ama görselliği hatırına izlenebilir. Tabi ki yoklukta. Onun haricinde ne bileyim sanki yaklaşmamakta fayda var.
Yönetmen – Senarist: Nezih Ünen
Oyuncular:
Pelin Acar | … |
Zeynep
|
|
Fadik Sevin Atasoy | … |
Bahar
|
|
Nathalie Griffin | … |
Erika
|
|
Yunus Güner | … |
Ahmet
|
|
Özlem Tekin | … |
Esra
|
|
Nail Kırmızıgül | … | Kerim | |
Tan Sağtürk | … | Koray | |
Veysel Diker | … | Halil | |
Zeynep Beşerler | … | Elif |
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?