Minions

Despicable Me serisinde Minyonlar gönlüme taht kurmuş, hiç oyunlarla alakası olmayan ben Minions oyununu indirmiş oynamaya başlamıştım. Tabi oynamak derken sadece karakterlere bakıyor, garip sesler çıkarışlarına da gülüyordum. Minyonları izlemek benim için ayrı bir keyifti. Bu filmi de aynı keyfi almak için izledim. Keyif aldım mı, evet aldım ama nedense Despicable Me serisindeki kadar keyif vermedi Minyonlar.

Bunun başlıca sebeplerinden biri sayılarının fazla olmasından çok aslında üç minyonun ekipten ayrılmasıydı. Filmin başında da her birinin ayrı özelliklerinden bahsederken içlerinden birilerini ayırıp onları ayrı bir maceraya atmak bence çok mantıklı bir işi değildi. Lakin yapmışlar. Bende izledim.

Aslında anlaşılabileceği gibi benim keyif aldığım sahneler kalabalık bir şekilde takıldıkları sahnelerdi. Bunların haricinde kişisel performansları da iyi olsa da o beklediğim kahkaha etkisini yaratmadı bende. Filmdeki hikaye çok basitti. Tabi bunu biraz daha çocuk işi olarak düşünürsek bunun olması normal. Tabi bu iş çocuk boyutunda olurken İngiltere’de geçen olayda yapılan göndermeler pek çocukların anlayacağı cinsten değildi.

Animasyon kalitesi bakımından ben biraz yetersiz gördüm filmi. Bazı sahneler bilhassa final sahnelerindeki aksiyon gereksiz uzatılmış gibi geldi bana. Hikaye minyonları anlatırken aslında bize çok tatmin edici şeyler de vermiyordu. Onlar hakkında hala bir çok soru işareti var.

Hikaye ise şöyle. Minyonlar tarih boyunca kendilerine patron olacak birilerini ararlar. İnsanlarla tanıştıklarında bu arayışları son bulmuştur. her zaman büyük kötünün yanındadırlar. Bir çok savaşa da katılırlar. Ancak son katıldıkları savaşta sakarlıkları sebebi ile kovalanınca kendilerini kutularda bir mağaraya kapatırlar. Burada eğlenceli zaman geçiren minyonlar zamanla büyük patronları olmadığı için sıkılır ve umutsuzluğa düşerler. İçlerinden Bob bir gün çıkıp yanına iki arkadaş daha alarak kendilerine patron bulmak için dünyaya açılır.

Amerika’ya geldiklerinde tesadüfen televizyon programında kötü festivalinin olduğu bir programa denk gelirler ve buraya doğru yola çıkarlar. Festivale gittiklerinde Scarlet Overkill adında büyük kötünün yanında çalışmaya başlarlar. Scarlet onlardan İngiltere kraliçesinin tacını çakmasını ister. Bizimkiler tacı çalmaya gider. Kevin, Bob ve Stuart tacı çalıp kaçarken Bon Excalibur’un taştan çıkarır ve İngiltere’ye kraliçe olur. Buna kızan Scarlet anların yanına gelir. Minyonlar, bir yasa yaparak tacı Scarlet’e verir. Amacına ulaşan Scarlet ise minyonları zindana kapatır ve işkence yapar. Kendisine zararı olduğunu düşünen minyonlar ise Scarlet’e karşı savaşmaya başlarlar. Bu esnada İngiltereyi de kurtarmaktadırlar.

Filmde Stuart’ın gitar performansı beni oldukça güldürdü belirtmem lazım. Her ne kadar beklediğimi almasam da keyifli bir film. Film süresince eğleniyorsunuz ama film bitince hatırınızda pek bir şey kalmıyor.

Yönetmen: Kyle Balda, Pierre Coffin

Senaryo: Brian Lynch

Seslendirenler:

Sandra Bullock
Scarlet Overkill
Jon Hamm
Herb Overkill
Michael Keaton
Walter Nelson
Allison Janney
Madge Nelson
Steve Coogan
Professor Flux / Tower Guard

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt2293640/