Hazır dizi yazmaya başlamışken birde İngiliz dizisi ile devam edeyim diyorum. Aslında genel olarak İngiliz dizilerine baktığımızda bu dizinin apayrı bir yeri var. Hikaye ve gelişimden öncelikle ikinci bir Heroes vakası ile karşılaşacağımızı düşünürken film bizi ters köşeye yatırıyor. Hem işleyiş hem hikaye bakımından.
Belki de Misfits’in bu kadar sevilmesinin, iyi olmasının sebebi süper kahramanların aslında süper kahraman olmaması. Bir çok süper kahraman filminde insanlar kendilerini dünyayı kurtarmaya birileri ile savaşmaya adarlar ancak bu dizideki karakterler bunların tam tersini yapıyor. Tabi ister istemez olaylar örgüsü onları içine çekiyor ancak onlar da bu örgünün içine girmemek için direniyor.
Aslında unun bir sebebi var. Kahramanlarımızın her biri aslında toplum hizmetinde bulunan genç suçlular ve kesinlikle uyumsuz tipler. Günün birinde beş genç ilginç bir fırtınaya yakalanır. Aslında şehirde bu fırtınaya yakalananlar sadece onlar değildir. Bu fırtınadan sonra kendilerinde bazı güçler olduğunu fark ederler. İçinde bulundukları ortam ve zorunluluklar ise aslında onları bir köşeye sıkıştırmış bu özel güçlerini dışarıya yansıtamamaktadırlar bile.
Onlar ile birlikte onlardan sorumlu görevli de değişmiştir ve onları öldürmek ister. Aslında bu kovalamaca esnasında bir çoğu gücünü fark eder. Alisha dokunduğu kişiyi azdırmakta gözü dönmüş bir seks makinesine çevirmektedir, tabi başta bu hoşuna gider ancak sonu biraz felaket olur. Kelly ise düşünce okumaktadır, ancak herkesin onun için bir düşüncesi varken bu iş onun için çok zordur. Simon ise aslında dizinin sağlam karakterlerinden birisi, okul hayatı boyunca ezik yaşamış herkesin alayına konu olmuş kimse ile arkadaşlık yapmayan asosyal bir tiptir. Aslında ona en şiddete meyilli diyebilir miyiz tartışılır. Tartışma ise o ezik karakteridir. Zaten gerçek hayattada kendisini görmezden gelmektedir. Gücüde görünmez olmaktır. O da artık insanların özeline daha da girebilmektedir. Curtis ise eski bir koşucudur. Ancak yanlış yaptığı tercih onun sosyal hizmet almasına sebebiyet vermiştir. O da zamanı geriye çevirebilmektedir. Nathan ise sevilen mi, yoksa nefret edilen bir karakter midir o tartışılır. Kendisinin gücünü ise son bölümlere doğru ortaya çıkar, ölümsüzdür. Nathan ise dizinin en uyuz ne renkli karakteridir.
Aslında her karakter olmak istediği süper güçlere erişmiştir. Bunun farkına karakterleri tanımaya başladıkça daha iyi anlıyoruz. Aslında bu güçler onlara bir lütuftan çok sorumluluk getiriyor ve onların yavaş yavaş işlerini yollara sokmaya çalışırken olgunlaşmalarını, düzelmelerini anlatıyor.
Dizinin es geçilmeyecek kısımları ise müzikleri ve jeneriği. Kesinlikle müzikler ve jenerik kendisine bağlıyor. Akıllı bir kurgu var dizide. Olacakları tahmin ediyorsunuz, bazen hikaye dağılıyor ama sonunda iyi toparlıyorlar. Dizinin tek sorunu ilk sezonun sadece altı bölüm olması. Yani tam gaza gelmişken bir bakıyorsunuz ki sezon bitmiş. Hatta son ana kadar yeni sezon çekilecek mi belli bile değil. Neyse ki ikinci sezonda çekilmiş ve 11 kasımda görücüye çıkıyor ancak yine altı bölüm.
Tabi bildiğimiz süper kahramanlara da göndermeler yapıyor. Mesela X-men’in Rouge’u burada Alisha temsil ediyor. O da bu saatten sonra artık aşkını dokunmadan yaşamaya başlıyor. Mevcut göndermeler elbette çoğaltılabilir. Aslında bu güçler onlara bir nevi ceza olarak verilmiş gibi. Diziyi eğer Türkiye’de yayınlansın da izleyeyim derseniz çok beklersiniz. Sanmıyorum ki bu dizi Türk televizyonlarında sansürden oynayabilsin. İkinci sezon arifesinde bu diziyi hemencecik izlemenizi tavsiye ederim…
Yazan: Howard Overman
Yönetmenler:
Tom Green | ||
Tom Harper | ||
China Moo-Young |
Oyuncular:
Robert Sheehan | … |
Nathan
|
|
Antonia Thomas | … |
Alisha
|
|
Lauren Socha | … |
Kelly
|
|
Iwan Rheon | … |
Simon
|
|
Nathan Stewart-Jarrett | … |
Curtis
|
|
Alex Reid | … |
Sally
|
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?