Tabi şimdi kitap bir araştırma-inceleme kitabı olunca benim de hakkında yazacaklarım pek fazla olmuyor. Bunun dışında sadece yazarı kısaca tanıtabilir ve kitaptan alıntılar yapabilirim. Aslında bu kitap herkesin okuması gereken bir kitap. Üç büyük kitap dediğimiz ve dünya üzerindeki bir çok insanın inandığı dinlerin milattan önce 2000-4000’lere dayanan hikayelerini anlatıyor bu kitap. Ünlü Sumerolog Muazzez İlmiye Çığ yaptığı araştırmada Sumer tabletlerinde ve uç kutsal kitapta geçen olayları karşılaştırmalı olarak anlatmış. Tabi okuyunca hayretler içinde kalıyorsunuz.
Peki kimdir Muazzez İlmiye Çığ?
20 Haziran 1914 Bursa doğumlu. Şu an yaşayan bir kutsal hazine gibi. Çeşitli ülkelerde çalışmış ve 15 kitap ,100’ü aşmış makaleye imza atmış. Ne yazık ki yazdıkları Türkiye’de pek hazedilmeyince hakkında davalar da açılmış. İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan Sumer, Akad, Hitit dillerinde yazılmış 74 bin çivi yazılı belge üzerinde 33 çalışmış ve emekli olmuş. Tabi pek dumamışta. Daha bir kaç sene öncesine kadar televizyonda programı vardı kendisinin. Umarım kıyıda köşede kalan çalışmaları vardır da bunlar da ilerleyen zamanlarda yayınlanır.
Yukarıda da belirttiğim gibi bir kaç alıntı yapmadan da edemeyeceğim. Bu arada belirtmem gerekir ki kitapta bir yorum yapılmamış, sadece benzerlikler verilmiş ve yorum okuyucuya bırakılmıştır. Nasıl yorumlayacağınız da sizin elinizde. Okuyunuz, pişman olmazsınız.
… Sümer Tanrıları, insanlara ne istediklerini bildirmez; fakat hoşlarına gitmeyecek bir işi yapan insanları cezalandırırlar. Buna karşılık diğer dinlerde Tanrı bazı kimselere ne İstediğini bildirir. İnsanlar da ona göre hareket ederler. Tanrı bildirilerini alan kimselere Farsçada “peygamber” Arapçada “resul” denir. İlginç olanı peygamberlik olayı, Yahudilerden Asurlulara geçmiş. Çiviyazılı metinlere göre bu düşünce Asur ve Filistin’de politik ve ekonomik krizlerle başlamış. Asur’da Tanrıdan bir insan (peygamber) yoluyla alınan haberler tabletlere yazılmış. Olara göre Tanrı ile iletişime giren insanlar çeşitli şekilde trans haline giriyorlar. Bu kimseler aslında aşağı tabaka sayılıyor ve büyücülükle bağlanıyor. Konuşan Tanrıça ise, onun ağzından söyleyen de kadın oluyor. Özellikle Aşk Tanrıçası îştar’dan haber getirenler. Bunlar ya Tanrılardan üçüncü şahıs olarak buyruğunu alır veya birinci şahıs olarak kendisini, konuşan Tanrı ile bir yapar. (A. Leo Oppenheim, Ancient Me-sopotomio, Chicago, 1964, s.221) Kur’an’da. da aynı ifadeyi buluyoruz. Allah bazen üçüncü şahıs olur, bazen doğrudan konuşur.
Sumerlilere göre Tanrılar, şehirleri ve bütün kültür varlıklarını meydana getirmiş ve insanlara
vermiştir. Aynı düşünceyi Kur’an’da da buluyoruz:“Ey Ademoğulîan! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Tekva (İman)
elbisesi daha hayırlıdır.” (A’râf 26)“Allah yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı, dağlarda sizin için barınaklar yarattı ve sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, savaşta koruyacak zırhlar yarattı.” (Nahl 81)
“Gemilerin benzerlerinden, binmekte oldukları ve ileride binecekleri şeyleri onlar için biz yarattık.” (Yâsîn 42)
Bu üç ayette Allah hem birinci şahıs olarak konuşuyor, hem de ondan üçüncü şahıs olarak söz ediliyor.
“Onun işi, bir şeyi yaratmak istediği vakit ‘ol’ demektir, o şey hemen olur.” (Yâsîn 82)
Sümer’de de Tanrılar “ol” der ve her şey oluverir. Her üç dinde de Tanrıların var edici güçleri yanında yok edici güçleri de var. Sümer’de Tanrı Enlil,Tanrılar meclisinde Ur Şehrinin yıkılmasına karar vermiştir. Şehrin Tanrısı buna ne kadar üzülse elinden bir şey gelmez. Gelen ordular Tanrının dünyadaki araçlarıdır. Aynı deyimi Kur’an’da da buluyoruz:
“Savaşta siz onları öldürmediniz, Allah öldürdü. Attığın zaman sen atmadın, Allah attı.” (Enfâl 17)
Sümer’de Tanrı kızmaya görsün, kendi ülkesi bile olsa yakıp yıktırır. Sümer Tanrılarının babası Tanrı Enlil, Akad krallarının yaptıklarına kızarak gözlerini dağlara çeviriyor ve oradan barbar ve vahşi Gutileri çekirge sürüleri gibi getirterek Agade’yi ve hemen hemen bütün Sümer’i kırıp geçirtiyor. (S.N. Kramer, The Sumerians, s.66.)
Tevrat’la da birçok kez Yahve’nin (Yehova) insanlara kızarak onlara yok edici felaketler verdiği,
seçtiği komşu milletleri İsrail’in üzerine saldırttığı bildirilmektedir.
Aynı olayı Kur’an’da da görüyoruz. Birçok sure içindeki ayetlerde Allah’ın çeşitli milletleri nasıl yok ettiği yazılıyor. Bunlardan bazıları:“Ey Muhammed! Seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, onlardan önce Nuh milleti. Ad milleti, Semûd,
ibrahim milleti, Lut milleti ve Medyen halkı da peygamberlerini yalancı saymış, Musa da yalanlamıştı. Ama ben, kâfirlere önce mehil verdim, sonra onları yakalayıverdim, beni tanımamak nasılmış görsünler!” (Hâcc 44)“Ad, Semûd ile Ress’lileri ve bunların arasında birçok milleti de yerle bir ettik.” (Furkan 38)
“Ad ve Semûd milletlerini de yok ettik.” (Ankebût 38)
“işte sizi, Ad ve Semûd’un başına gelen kasırgaya benzer bir kasırga ile uyardım.” (Fussilet 13)
Oturup bütün kitabın yazılma potansiyeli var ama alın siz okuyun. İşin içine girince pek çıkamıyorsunuz.
Kitap Arkası
Bu çalışma Sumer kültürünün üç büyük dine ve kitaplarına yaptığı etkiyi belgeleriyle ortaya koyan bir kaynaktır. Sumerolog Muazzez İlmiye Çığ 33 yıl boyunca Sumer tabletleri üzerinde sürdürdüğü çalışma sonrası Sumer dini ve edebiyatından Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlığa, bu dinlerin kutsal kitaplarına ulaşan etkileri ve konuları belgeleriyle ve karşılaştırmalı olarak okura sunuyor.
Batı dünyasında Sumer kültüründen Tevrat, İncil’e geçen konulara ilişkin bazı araştırmalar yapılmıştı fakat bu konuda Türkçe bir yayın yoktu. Bu kültürün İslamiyete ve Kur’an’a etkileri ise daha önce işlenmemişti. Kitap bu açıdan temel bir başvuru kaynağı niteliği taşımaktadır.
Baskı Sayısı: 45. Baskı
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 144
Yayın Evi: Kaynak Yayınları
Siz ne düşünüyorsunuz?