Aslında buraya yazıp yazmama konusunda tereddütte kaldım. Bir tiyatro oyununu yazmalı mıyım diye düşündüm. Eh aslında oyunu sahnede izleseydim diğer bloga yazabilirdim ancak evde oturup izlemek sanki bu blogda yazılması gerektirdiğini düşündürdü bana. Neyse karmaşalarımı burada dallanıp budaklandırmayayım bari.
Öncelikle şöyle bir giriş yapmalıyım ki Şevket Çoruh ve Özlem Tekin‘i şu oyunda kendini aşmış olarak gördüm. Hadi Şevket Çoruh’u anladım da Özlem Tekin’in performansı ilk deneyimine oranla takdir edilecek şekildeydi.tabi bu övgülere Şener Şen’i de eklemek lazım ki, onun geçmişinde sönük kalacak bir oyun Mucizeler Komedisi. Tabi es geçilmeyecek bir isim daha var ki o da Pamela Spence.
Oyunu Kurtcebe Turgul kaleme almış. Oyunu sahneye koyan ise, Işıl Kasapoğlu. İlk bakışta başarılı olduğunu söyleyebilirim ama Türkiye şartları için. Şunu bir kez daha anladık ki müzikal bizimkiler için biraz zor iş. Hani oynamak değilde yazmak, yönetmek diyeyim. Buna rağmen dekor olsun oyunculuk olsun gayet başarılı.
Hikaye cennette başlıyor. Melek kuvvetleri şeytanın, dünyadaki hükmüne karşı savaş açarlar. Bu duruma melek konseyi karşı koymak için dünyanın belli bölgelerine zıvanadan çıkmış kişileri doğru yola getirmek için, melekler gönderir. İki adet melekte Türkiye’ye gönderilir (Pamela Spence ve Mirkelam). Bu iki meleğin düzeltmesi gereken, kişi ise medya patronudur ve kendisi şeytanın ta kendisidir (Şener Şen). Bu iki melek medya patronunu doğru yola getirmeye çalışırken, şeytanla da karşılaşırlar.
Bu arada çaycı kız (Özlem Tekin) ile melek (Mirkelam) birbirlerine aşık olurlar. Tabi bu arada medya patronunun da hayatında yaptıkları ettikleri, bize yansır… Diyaloglar daha iyi olabilir düşüncesindeydim. Ama bu hiç yoktan iyidir, tadında ilerlemekte. Öyle çok kahkaha bombardımanı beklenmeden izlenecek bir oyun… Görsellik, güzel… Tabi semaver kumpanya ekibini de es geçmemek lazım… Adı şu ana kadar geçmedi ama Güven Kiıaç yine her zamanki gibiydi.
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?