İlk filmden mest kaldığımı şuradaki yazımda yazmıştım. Ancak ikinci film bazı konularda ilk filmin üstüne çıksa da ilk filmin verdiği zevki vermiyor. Aslında filmden çok şey beklemediğimi söylemem lazım. İlk filmde tam anlamıyla bir Musallat ekrana gelirken, ikinci film geçmişe dair bir büyüyü konu alıyor.
Filmi izleme sebeplerimden biri de baş rolünde Türkü Turan‘on rol alması. Kendisinin nasıl bir oyuncu olduğunu biliyoruz, ancak bu filmde bana beklediğimi vermedi. Bir korku filmi için kendisinin iyi bir seçim olduğunu gördük ancak karakter ile ilgili sanıyorum bazı problemler vardı. Karakter gizemli bir karakterdi ve bunu Türkü Turan iyi yansıtmıştı. Ancak karakterin gizemi o kadar fazlaydı ki bize beklediğimizi vermiyordu.
Karakterlerden bahsetmişken, Elif’in sosyetik sayılabilecek aile ve çevresi dışında diğer oyunculukları başarılı buldum. Elif karakterleri gibi sanki aile ve çevresi de zorlama gibi geldi bana. Tabi filmin en iyi performansı, Ümmü karakterini canlandıran Tülay Bursa‘nın sergilemiş olduğu performanstı.
Hikaye fena bir hikaye değildi. Ancak o kadar yavaş ilerliyordu ki zaman zaman sıkıyordu. Bir yere kadar olan biten çok iyi gizlenmişti. Biz bu konularda elimizi neden korkak alıştırıyoruz bilmiyorum. Film bir yerden sonra cinin çocuğuna döndüğünde hikaye sertleşmeyi kaldırabilecekken, oldukça yumuşak ve yavaş ilerliyor. Bu da izleme zevkini köreltiyor. Yönetmen farklı bir şey denemeye çalışmış keşke biraz daha abartıp gore’a çekseydi bence çok farklı ve güzel bir yapım olurdu.
Filmin bir çok sorunu senaryodan kaynaklanıyordu. Korku filmlerimizde karakterlerimiz ne zaman felsefe yapmayı bırakacak merak ediyorum. Gereksiz laf kalabalığı insanı sıkmaktan öteye gitmiyordu. Elif ve arkadaşının yaptığı bu felsefi ayrılık muhabbetleri akabinde alakasız gelen Elif’in rüyası hikaye adaptasyonunda problem yaşattı. Karakterler derinliksizdi. Kimin ne olduğu ne yaptığı belli değildi. Karakterler var ama hiç biri hakkında bir açıklama yok. Elif’n babasının doktor olduğunu sonradan öğreniyoruz ancak karakterde doktorlukla ilgili bir esinti yoktu.
Hikaye oldukça düzdü. Mantık hataları oldukça fazlaydı. Elif’in yumurtayı düşürme sahnesi, eve giren ailenin saçma saçma eve bakınması can sıkıcıydı. Aslında filmin şehir ortamında geçen bölümlerinin tamamı için aynı şeyi söyleyebilirim. Bir de asıl merak ettiğim ifrit 27 sene sonra enden icraata geçtiğiydi. Bence filmin en çok alık kurcalayan sorusu ve cevaplanmayan kısmı buydu. Filmin şehir ayağı ne kadar sıkıcı ve sorunlu ise, köy ayağı da bir o kadar aksiyon dolu ve oyunculuk bakımından o kadar iyiydi. Ancak tüm bunlar ilk filmin hissiyatını ve güzelliğini vermiyordu.
Film belki Musallat olarak girmeseydi vizyona kendi içinde iyi diyebilecektik. Ancak Musallat 2 yazılması otomatik olarak kıyaslamaya sokuyor izleyiciyi ve bu filmde kıyaslamada sınıfta kalıyor. Filmin kendi içindeki çelişkileri buna sebep. Karakter derinsizliğinden bahsettik ancak verilen tüyolar da yetersiz. Dayandırılan nedenler de oldukça sıradan. Buna Elif’in karanlık resimler çizmesine psikolojik destek aldığının bağlanması gibi. Bunun gibi bir çok sahne mevcut. Araya sıkıştırılmış sevgili,onunla yapılan muhasebeci muhabbeti de cabası.
Bu gibi noktaları saymakla bitmez. Keşke yönetmen biraz daha sert davransaydı. Sıradan kötü denebilecek bir film çıkacaksa ortaya farklı bir kötü film çıksaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Türk korku sineması hatırına izlene bilecek bir film Korkmayacaksınız ama gece izleyin daha iyi derim.
Yönetmen – Senaryo: Alper Mestçi
Oyuncular:
Tülay Bursa | … |
Ummü
|
|
Zeliha Güney | … |
Ozlem
|
|
Selim Gürata | … |
Turan
|
|
Sinem Ocalir | … |
Hacer
|
|
Basay Okay | … |
Hatice
|
|
Koray Sahinbas | … |
Ibrahim
|
|
Türkü Turan | … |
Elif
|
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?