Filmi izlemek için Marilyn Monroe hayranı olmak yeterli. Aksi takdirde, film bir biyografi olarak sıradan televizyon filmlerinden öteye geçemiyor. Filmin belli başlı en büyük artısı oyunculukları. Ancak film kısa bir biyografi olarak karşımıza çıksa da Marilyn Monroe’nun hayatı hakkında pek bir şey anlatmıyor. Film zaten Colin Clark’ın kendi gözünde aşık olduğu Marilyn’i anlatıyor.
Film büyük bir yıldız Marilyn Monroe’nun bilmem kaçıncı biyografisi olarak çıkıyor karşımıza. Ancak kısa bir zaman zarfında geçen hikayede Monroe, depresif, ilaç bağımlısı, hasta olarak gösteriliyor. Tabi gerçek yaşantısı ile uzaktan yakından ilgim olmadığı için bu konu hakkında bir şey söyleyemeyeceğim. Ancak bu gibi filmlerle Amerika’nın en büyük yıldızlarından birinin yeni nesillere bu şekilde anlatılmaya çalışmak iyi bir fikir gibi gelmedi bana.
Film bunun yanı sıra aslında hala Amerika’da ilgi odağı olan bir film üzerinden para kazanmak istemiş gibi bir izlenim yarattı bende. Elbette amaç para kazanmak ama filmde bunu çok fazla hissettim. Aynı şekilde oyunculukların başarılı olmasına rağmen filmde bir samimiyetsizlik vardı. Nedense izlediklerim bir gerçekten çok bir uydurma gibi geldi bana. Bu da filmin biyografi olduğu gerçeğinden beni gittikçe uzaklaştırdı.
Filmde kayda değer başarılı bir olay örgüsü yok. Bir çok yerde hikaye kopuyor, siz hikayeyi toparlamaya çalışırken, filme olan ilginizde gidiyor. Filmde her ünlünün biyografisinde görebileceğimiz klişe sahneler mevcut. Filmin süresinin sadece bir kaç haftalık zamanı kapsamasından mıdır nedir Marilyn Monroe oldukça yüzeysel anlatılmış. Küçük kelime oyunlarıyla ünlü yıldızın çocukluğuna, evine yaşantısına, psikolojisine indik gibi mesajlar alıyoruz filmden.
Michelle Williams‘ın oyunculuğunu beğendiğimi zaten söylemiştim. Ancak güzelliği ile ünlü olan bir starın canlandırılacağı kişi olarak Michelle Williams’ın seçilmesi bana biraz tuhaf geldi. Belki karakteri ve oyunculuğu ile ön plana çıkmış olan bir Marilyn Monroe için iyi seçim olabilirdi ama güzelliği ve bir show girl olarak tanınan Marilyn Monroe için bunun iyi bir seçim olduğunu düşünmüyorum. Ancak filmde en başarılı oyunculuk Sir Laurence Olivier karakterini canlandıran Kenneth Branagh‘a aitti.
Film görsel olarak ta pek tatmin etmiyor. Daha çok televizyon filmi edasında olduğunu söylemiştim. Müziklerin varlığından şüpheli olduğumu söylemeliyim, çünkü müziklere dair bir şey hatırladığımı söyleyemeyeceğim. Filmin sırf Marilyn Monroe hatırına Oscar’a aday olduğunu düşünüyorum. Ödül alamaması da beni pek fazla şaşırtmadı.
Filmin konusunu özetlemek gerekirse film, Colin’in gözünden Monroe’nun İngiltere’de geçen bir haftasını anlatıyor. O dönem Monroe’nun eşi olan Miller’in İngiltere’den ayrılması ile birlikte Colin, Monroe’nin de isteği ile onunla ilgileniyor ve onu gezdiriyor. tabi bu arada ikisi arasında bir yakınlaşma oluyor. Film ise bu kısa ilişkiyi bizim gözlerimiz önüne seriyor.
Film baştada belirttiğim gibi Marilyn Monroe hayranlarının sabırla izleyeceği bir film. Tabi hayranlarını kızdırır mı bilemeyeceğim. Ancak gerek senaryo, gerek kurgu bakımından filmi beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Oyunculuk bakımından bu senaryoya rağmen izlenebilir.
Yönetmen: Simon Curtis
Senaryo: Adrian Hodges, Colin Clark (kitap)
Oyuncular:
Michelle Williams | … |
Marilyn Monroe
|
|
Eddie Redmayne | … |
Colin Clark
|
|
Julia Ormond | … |
Vivien Leigh
|
|
Kenneth Branagh | … |
Sir Laurence Olivier
|
|
Pip Torrens | … |
Sir Kenneth Clark
|
|
Emma Watson | … |
Lucy
|
Linkler:
http://www.imdb.com/title/tt1655420/
http://myweekwithmarilynmovie.com/
Siz ne düşünüyorsunuz?