Når Dyrene Drømmer (Hayvan Düşü) Danimarkalı yönetmen Jonas Alexander Arnby‘nin ilk uzun metrajlı filmi. Son dönem sükse yapıp sürekli bir başka versiyonu çekilen vampir filmlerine ek olarak yönetmen bu doğrultuda bir kurt adam / kadın filmi çekeyim demiş. He rne kadar düşünce iyi olsa da bunu hayatagetirirken çok başarılı oldğunu söyleyemeyeceğim.
Tabi bu filmin kötü de olduğu anlamına gelmiyor. Film aksiyondan ve korkudan uzak bir şekilde ilerliyor. Filmde asıl olan karakter psikolojileri. Tabi bunu da nasıl verdiği tartışılır. Çok başarılı bulmadım ama izleken de sıkılmadım. Çünkü farklı bir hikayeye sahipti. Ancak filmi izlerken sürekli Ginger Snaps ile de karşılaştırdığımı söylemelliyim. Kıyaslama sebebim kurt adam / kadın hikayesinin ortaklığı yanı sıra, ergenlik dönemi psikolojisinin de yer alması. Gerçi Når Dyrene Drømmer’da bir ergenlik psikolojisi yoktu, bağık olarak genç kız psikolojisi vardı.
Marie genç bir kızdır. Babası ve felçli annesi ile birlikte yaşamaktadır. Bir balık üreitm merkezinde işe başlamıştır. Ancak iş arkadaşları ona çok yakın davranmamaktadırlar. Hatta zaman zaman zorbalık yaptıkları da olur. Marie ise bunun sebebini pek bilmemektedir. Geceleri garip rüyalar görmekle bilikte vücudunda değişimler hissetmektedir. Bir gün aile doktoru annesini ziyarete geldiğinde annesinin doktorun gizli tuttuğu filmlerini ve tahlil sonuçlarını alır. raporda gördüğü resimler dikkatini çekmiştir.
Babası ve doktor Marie’ye de ilaç kullanmasını söyler ancak Marie ilaç almaz. Evden çıkar ve annesinin raporları araındaki resimlerde gördüğü Ruslardan kalma hurdaya çıkmış boş bir gemiye gider. İş yerinden ona iyi davranan bir arkadaşına giderek tekneyi ve neler olduğunu sorgular. Bu esnada gerçeği öğrenir. O gece hoşlandığı bir erkekle olur. Geç saattene ve uyumak için geldiğinde babası ve doktor ona iğne yapmak için tutarlar. Bu sırada annesi doktora saldır ve onu öldürür. Doktorun cesedini babası ile birlikte gömerler. Ancak doktorun kaybolması ve izler Marie’nin evini göstermektedir.
Bir gün Marie işten eve geldiğinde annesini küvette kendini boğmuş bir şekilde bulur. Cenaze töreni yapılır. Bu esnasa Marie’nin değişimi devame tmektedir. Babası ona gizlenmesini salık verir ama Marie bu değişmi herkesin gözünün içine sokar. Değişime uğrayan Marie hayatına devam etmeye çalışır ama insanalr onu rahat bırakmaz, sonunda birini öldürmek zorunda kalır ve kaçmaya başlar. İnsanlar peşindedir.
Filmi ayrıntılı bir şekilde özetlemiş oldum. Film oldukça durağan ilerliyor. Ne oldu ne olacak derken bir bakmışsınız bitmiş. Film ne anlatmak istemiş ne olmuş çok fazla bir şey anlayamıyorsunuz. Biraz aşk sevgiye çalıyor desek yine de tek bir türe adam gibi sokamıyoruz filmi. Hikaye biraz daha ayrıntılı işlenir toparlanabilirmiş aslında.
Özetlemek gerekirse bir ilk film oalrak farklı bir konu işlenmesi yönetmeni farklı kılmış. Teknik açıdan çok falza bir şey var diyemeyeceğim. Ancak Danimarkanın görselliği filme iyi yansıtılmış. Oyunculuklar fena değil ama karakterler çok soğuk ve itici. Filmin süresi olması gerektiği gibi kısa. Yoksa izleyiciyi sıkabilirdi.
Yönetmen: Jonas Alexander Arnby
Senaryo: Rasmus Birch
Oyuncular:
Sonia Suhl | … |
Marie
|
|
Lars Mikkelsen | … |
Thor
|
|
Sonja Richter | … |
Mor
|
|
Jakob Oftebro | … |
Daniel
|
|
Mads Riisom | … |
Felix
|
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?