Yanaklarından süzülen iki damlanın kavuşma öncesi gözlerim üzerindeki can alıcı ışıldaması, pusuya yatmış bekleyen göz pınarlarımın tuzunun acı veren kesik üzerindeki acı etkisiyle bedenimden çok ruhum kavruluyordu. Ne yazık ki aklımdan geçenler ne nefesimin, ne de ömrümün yiyeceği cinstendi.
Susuyordum. Suskunluk, öfke nöbetleri halinde geri dönecek, beni en etkili kabusların içine çekecekti biliyordum ama yine de susuyordum. Susmak şu an için tüm dertleri çözecekti ve bir nebze olsun yağmura çanak tutmuş gözyaşlarını dindirecekti. Böyle umut ediyorum.
Akşamdı. Rüzgar önüne kattığını kovalamaya başlamıştı. Yağmur damlaları yük sırtlayacak kadar büyümüştü. Bilinmeyen bir ışık kümesi üzerimden süzülürken.
Siz ne düşünüyorsunuz?