Bazen “bu blog neden olmadı” diye soruyorum kendime. Sonuçta on yıla yakındır yazıyorum. Yani öyle devasa takipçim olmadı. Yüz karakteri aşmayan yazı platformlarında bile insanların yüzbinlerce takipçileri var hem de bunların tarihçesi ne ki? Bazen nerde çokluk orda boklukta diyorum. Kıskandığım düşüncesi dolaşıyordur aklınızda. Siz öyle düşünün bek reddedeyim. Neyse…
Düşünceler öyle serpilirken biraz daha geçmişe gittim. Şöyle çocukluğuma kadar. Biz başkasında olmama ihtimallerine karşı kıyıda köşede domates peynir ekmek yiyen, yeni alınan ayakkabı kıyafetlerle başkası özenmesin diye gizli saklı giyen, oyuncaklarla köşe bucak kaçarak oynayan bir nesil olarak yetiştik. Sağolsun rahmetli babaannem bunu iyi kazıdı benliğimize. Hiç eksiğimiz olmadı ama o zamana yakışır bir şekilde ‘yok’ psikolojisi ile yetiştirildik. Şimdi ise bana yediğini, yaptığını, gezdiğini yaymak çok zor geliyor. Ama bakıyorum da aslında sosyal medya da bunun üzerine dönüyor.
Biz çekingen, utangaç hadi bu şekilde demiyeyim de, biraz daha düşünür yetiştirildik. Tabi dünya değişiyor, düzen de ve bu düzene ayak uydurmak gerekiyor ben uydurabiliyor muyum bu tartışılır.
Ama uymak lazım sanki…
Siz ne düşünüyorsunuz?