nefes almak…

biraz daha nefes almaya başladık sanki bu gün ve son zamanlarda biraz daha isyankar olduğumu düşünmeye başladım. bunu her yerde görüyorum. geçmiş insanın aynasıdır diyerek yakın geçmişe baktığımda. dağınık bölük pörçük. düşüncelerimle aynı orantılı aslında. her biri param parça. evet odaklanma sorunum var, yada kırk kere söyledim kendime gerçekten oldu. bu istemekle mi orantılıdır? yani ben güzel şeyler de istiyorum neden ola ola boktan şeyler oluyor? dünyada kötülük kol geziyor aslında çağırdığınızda gelmesi daha kısa sürüyor. bütün asabiyetim bundan belkide. şimdi yapılacaklar listesini yapsam, yapamadıklarım önümü tıkayacak bu sefer. mutlu olmaın kursları açılsın mesela. ancak görev bilincine dönüşmeden her biri. yada ifade etmeyi anlatan bir kurs.

sıcak iyice çöküyor. duvar kenarlarında kertenkelelerin dilleri bir karış dışarda, adım atmakta zorlandıklarını görüyorum. şimdi bir tanesini yakalayıp büyüteç yardımıyla yakmak ne zevkli olurdu. aslında bunu küçükken düşünmezdim. büyüdükçe şiddet doldu içime ve bütün duygular bu şekilde yer değiştirdi. şiddet nefretten mi doğdu yoksa sevgiden mi?

yerin dibine inmek, gök yüzüne çıkmaktan daha kolay. bu sebepten olsa gerek cennet hep yukarıda, cehennem de hep aşağıda betimlenmiş. cehenneme olan yatkınlığımızı daha ne  iyi bir şekilde açıklayabilir ki?

sonunda sıkıldığımı söyleyebilirim. aslında ben değilim buradaki. bunları yazan. arada sıkışmış bir kimliğin açığa çıkma çabası. öyle iki kimlikte değil. bu üçüncüsü. biri vardı zaten, bir başkası oldu. ikisi tamamen zıt. şimdi ise ikisinin bileşkesi, belkide doğrusu diyebileceğimiz biri daha çıkıyor ortaya… büyük bir beyin patlamasından sonra…

tüm beyin damarlarıma su basılmış gibi hissediyorum. hava olsaydı şayet, hada rahat hissedecektim kendimi. su hem kafamı kaldırmamı engelliyor, hemde akışı ile canımı yakıyor. çıkardığı ses ise cabası…

bir evrim içerisindeyim… şimdi sustum…


Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?