
Bir süredir kitap yazmamak okumadığım anlamına da gelmiyor. Sadece biraz vakit işi. Eh son dönem düzensizliğimi de ekleyecek olursam buna yazıların bilhassa kitap yazılarının gelmemesi gayet normal bence. Ama dönüşüm iyi oldu bence. En azından güzel bir kitap tanıtacağım.
Nikah Sarhoşluğu Ferhat Uludere‘nin 9 uncu kitabı. Diğer kitaplar hakkında yazdıklarım için için şu bağlantıya tıklayabilirsiniz. Gelelim Nikah Sarhoşluğu’na.
Kitap çok yeni bir kitap. Benim yazdığım şu saatlerde daha bir haftasını doldurmadı ve Edisyon Kitap etiketi ile çıktı. Kitabın kapağı ve kağıt kalitesi çök güzel. Şöyle elinize aldığınızda arkasını görmediğiniz dolu dolu sayfalar geliyor elinize. Edisyon Kitap’ın tüm kitapları bu şekilde. (Kendi kitabımın basıldığı yayın evi diye reklamını yapayım biraz. (: Şaka bir yana gerçekten bu konuda hassas davranıyorlar.) Şimdi içinizde bırak şekli şemali içerik önemli bizim için dediğinizi duyar gibiyim. O zaman buradan buyurun.
Kitap Gabriel Garcia Marquez’in alıntısıyla başlıyor. “Bir erkek, babasına benzemeye başladığı an yaşlandığını anlar…” Bu sözün nereden alıntı olduğunu siz Google’lamaya başlamadan ben söyleyeyim size. Çok sevdiğim Marquez kitabı olan “Benim Hüzünlü Orospularım”dan alıntı. Tabi daha ilk sayfada bu alıntıyı okumak sonrasında sizi neyin karşılayacağı merakını uyandırıyor. Ve ardından kitabın Yusuf Reha Alp’in Rastrmka öyküsünden esinlenildiğini okuyorsunuz. Kitapta aslında, halihazırda eğitimci olan Ferhat Uludere, edebiyatın çeşitli eserlerinden etkileşimle nasıl özgün bir eser kurgulayacağınızın dersini de veriyor size.
Hikayemiz ise bir erkeğin evlilik yıl dönümünde bir meyhanede yalnız başına içmesi ile başlıyor. İlginç değil mi? “Ayrılmışlardır” diyorsunuzdur ama öyle değil. İşte tam orada hikaye eskiye dönerek bu duruma nasıl geldiğimizi anlatmaya başlıyor. Bu genç adamın, korkuları, çekinceleri, üzerine gelen baskılar ve birden bire kendini anlayamadığı bir yolda bulup evlenmesi konu. En trajikomik olan ise onun bu hislerini kimsenin anlamaya çalışmıyor olması. Yani gerçek bir erkeğin yalnızlığı ve hayat içerisinde sürüklenişi var kitapta. Tabi bir de babası. Her ne olursa olsun ona benzermiş insan…
Kitap akıcı ve eğlenceli. Elinize aldığınız anda hemen bitiyor, sayfaların nasıl aktığını anlamıyorsunuz. Tabi bu eğlencenin yanı sıra karakterin duygusu da sizi bırakmıyor hiç. Bilmiyorum ben de erkeğim diye mi karakterle bu kadar empati yaptım ama karakteri çok benimsediğimi söylemem gerekir. Eğlencenin yanında, yalnızlık, sevgisizlik ve zorunluluğu da çok güzel hissediyorsunuz. Tabi en önemlisi de aslına ailelerimizin, toplumumuzun, yani bizim iki yüzlülüğümüzü gözler önüne sermesi. Öyle ki genel tespitler benim çok hoşuma gitti. Bir kaç alıntıyı aşağıda paylaşıyorum.
Özetlemek gerekirse, keyifli bir okuma için önerebileceğim bir kitap Nikah Sarhoşluğu. Erkekseniz kendinizden çok şey bulacağınız, kadınsanız erkeklerin bakış açılarını görebileceğiniz bir kitap.
“Şahit yazarlar” korkusuyla yaşayan bir toplumun en sevdiği organizasyonun “düğün” olması ne büyük bir çelişki. Gerektiği yerde “şahit” olmak istemeyenler konu iki kişinin sevişmesi olunca şahitlik yapmak için sıraya giriyorlar. Hatta sıraya girmekle kalmıyor; küçük altınlarını limonata ve tatsız tuzsuz bir pasta ile takas ediyorlar…
Çiçekleri en iyi kadınlar taşır diye ona vermiştik ama demek ki tecrübelenecek seviyeye gelmemişti daha.
Üç perşembedir bu eve gelip bu haneye konuk oluyordum ve şu ana kadar sevgilime kimse beni sevip sevmediğini sormamıştı…
… Kızlarının beni sevip sevmesinden çok benim nasıl biri olduğum derdine düşmüşlerdi.
Okuyun, okuyun…
Kitap Arkası:
Hayat belli bir düzende akar. İnsan doğar, büyür, evlenir… Bazıları bu döngüden tüneller kazıp bilinmeze açılmaya cesaret eder, bazısı düğün davetiyesi gönderir.
Nikâh Sarhoşluğu da hayatın çarkları arasında kendine yol açmaya çalışan, açtığı yolda her perşembe ayağı aynı engele takılan, her aynaya baktığında sorumsuz babasını daha fazla görmeye başlayan bir adamın hikâyesi.
Uzun süreli ilişkisini yeni bir aşamaya taşımaya hazırlanan genç adam, dağılmış ailesinin izlerini kendi hayatında temize çekmek isteğiyle her şeyi kitabına uygun yapmak için yola çıkıyor. Genç kadının ailesiyle tanışmayla başlayan tökezlemeler, birbirinden uzakta yaşayan baba ile oğulun evlilik arifesinde bir araya gelmesiyle yerini kontrolsüz bir düşüşe bırakıyor. Yıllardır tozu alınmamış sorunlar, artık kaçınılamaz hesaplaşmalara dönüşüyor.
Ferhat Uludere yeni romanı Nikâh Sarhoşluğu’nda, makbul kabul edilen orta sınıf ailenin ikiyüzlülüğünü sert ama eğlenceli bir tokatla gözler önüne seriyor.
Siz ne düşünüyorsunuz?