Bir tembellik. Gözlerimi kapadığımda kirpiklerimin derime battığını hissediyorum. Gözlerim acıdan kızarmış. Beynimde hayalden evler kurulurken, insanları yaratmakta zorluk çekmiyorum. Gözlerim açık. Hem de sonuna kadar. Biraz kanlanmış, biraz ıslak. Burnumun kenarından akmakta. nefes almadığımı biliyorum. “uyuyorsun” diyor bir ses “hayır” diye cevap veriyorum. “uyuyorsun nefes alışverişinden anladım” diyor. Dalıyorum. Üzerimde bir ağırlık kemiklerim hareket etmiyor. Vücudumda bir sıcaklık… Etlerimin kemiklerinden sıyrıldığını hissediyorum. Derim sarkmış… Uzaktan bir ses “burası, diyor, Çeçenistan”. Ağaçlar arasındayım. Önümden hızla insanlar geçiyor. Gözlerim kapanıyor. Uzaktan bir ses… Parazitli. Ayaklarımın altında kırılan dallar, havaya kalkan tozlar arasından zor seçiliyor. Parazitli; görüntü, ses, koku belki de bütün duyular…
İri gözlü, kısa boylu, topal birisi “bu taraftan abi” diye sesleniyor. Yerden kalkan toz, kulağımda parazitlenen sesler anlamsız şekiller oluşturuyor beynimde. ağaçları yararak ormanın içine dalıyoruz. Bir adım ötemde. Sekerek yürümesine rağmen benden daha hızlı. Vücudum dökülüyor. Yarım metre genişliğinde bir patika yoldayız. İki tarafım da uçurum. Sesler uzaklaşmaya başlıyor yavaşça, bulutlar yeryüzüne inerken…
devam edecek…
Siz ne düşünüyorsunuz?