Tanrıya ulaşma hikayesini anlatan bir film Ostrov ama birazda bildiğmizden farklı, belkide aklımızın bir köşesinde olmasını istediğimiz gibi. Hep derler ya Tanrı ile kulu arasında başka bir şey yoktur diye işte bu film onu anlatıyor.
Filmin orijinal aldı “Ada”. Adından da anlaşılacağı gibi, film bir ada da geçiyor. Küçük bir ada, sadece bir manastırın olduğu. Baş karakterimiz, Peder Anatoli manastırda mucizeler yaratan bir ermiştir. İnsanlar sık sık ondan yardım dilemek için gelirler. Ancak kendisi, Manastırın kazan dairesine kendini kapatmış ve orada kömürlerin içerisinde yaşamaktadır ve bildiğimiz dini prosedürlere karşı çıkmış kendi ile tanrı arasına aracı koymamıştır.. Tabi bu durum kurumsallaşmış din yapısı arasındaki çekişmeyi de bize gösterir.
Anatoli’nin bu hale gelme sebebi aslında içindeki hesaplaşmadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin saldırısında arkadaşını öldürmek zorunda kalanmıştır. O gün için kendini kurtarsa da bunun vicdan azabını yıllar boyunca içinden atamaz ve kendini manastıra kapatır.
Antoli işlediği büyük günahın aslında farkında ve günahın affı için sürekli Tanrıya yalvarıp duruyor.30 yıl boyunca inzivaya çekilerek, dünyevi hiç bir şeyle ilgilenemeyerek yaşıyor. Yek yaptığı şey dua etmek. Öyle ki ettiği hiç bir dua kendisini tatmin etmiyor ve bundan Tanrının da tatmin olmayacağını düşünerek sürekli dua ediyor.
Bu kendinden geçmişlik, ona bir ödülle geri geliyor, kendisi aziz oluyor, bu kendi seçimi değil. Tanrı onu azizlikle ödüllendirirken o da kendini delilikle ödüllendiriyor ve karşımıza papazlarla dalga geçen, kurumsallaşmış din yapısının Tanrı’ya ulaşma yöntemini sahtekarca bulan ve bunu dile getirmekten kaçınmayan bir deli olarak çıkıyor karşımıza. Burada insan öğesi üzerinde yarattığı etki aşikar.
Yıllar sonra bir gün öldürdüğünü sandığı adam, bu azizin methini duyup kızının tedavisi için adaya geliyor. Antoli onun görür görmez ondan af diliyor, özür diliyor. Adam olanı biteni unutmuş gibi. Karşılığında Antoli adamın kızını iyileştiriyor ve af diliyor. Ruhu huzura erdiğinde ise sessizce ölüyor.
Konusu size çok basit gelmiş olabilir. Biz bu konuları dini kanallarda çok gördük diyebilirsiniz. Evet, doğru bu konuda katılıyorum size ancak hiçbir filmde bu kadar güzel görselliği bir arada yakalayamazsınız. Filmdeki her bir kare, bir fotoğraf albümüne baktığınızı düşündürüyor size. Fİlm kesinlikle görsel anlamda bir ziyafet. Yönetmenin hikayeyi anlatışı ise ayrı bir olay. Antoli’nin gün be gün yaşadığı rutinlik ekrana o kadar iyi yansıtılmış ki, aynı şeyleri izlerken sıkılmıyor üstüne üstlük olayın içinde kendinizi görüyormuş gibi hissediyorsunuz. O rutinlik o kadar işliyor ki üzerinize Antoli’nin vicdan azabını sizde çekiyor ve bir an önce kurtulması için dua ediyorsunuz.
Film kesinlikle izlenmesi gereken yapımlar arasında…
Yönetmen:Pavel Lungin
Senarist: Dmitri Sobolev
Oyuncular:
Pyotr Mamonov | … | Peder Anatoli | |
Viktor Sukhorukov | … | Peder Filaret | |
Dmitriy Dyuzhev | … | Peder Iov | |
Yuriy Kuznetsov | … | Tikhon | |
Viktoriya Isakova | … | Nastya | |
Nina Usatova | … | Widow |
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?