Gündem o kadar yoğun ki ben bu gündem yapıcıların konu bulmaktaki ustalıklarını hayranlıkla izliyorum. Aslında bu konuda bir atölye açsalar da biz de katılıp onların engin bilgilerinden faydalanarak ufkumuzu genişletsek. Oysa, kendimi evime kilitleyip dışarıda olan bitenle ilgilenmediğim zamanlarda hayatımdaki tek aksiyon tuvalete gidiş, pardon evin odaları içerisinde gezinişlerim. Hangi odada ne şekil yatsam düşünceleri haricinde aklıma gelen ekstra bir şey yok maalesef. Düşüncelerim bembeyaz bir sayfa resmen. Tabii bu kadar boş kafayla insanın en iyi yaptığı şey, uyumak, uyumak ve yine uyumak. Eh benim de yaptığım farklı değil haliyle. Sona ebleh ebleh ortalıkta dolaşıyorum.
Baktım günler, haftalar ve hatta aylar bu miskinlikle geçiyor, “olmaz böyle” dedim ve kendime bir dert edinme çabasına giriştim. Bir şeyler bulmalıydım ve onun üzerine kafa yormalıydım. Tabii bir de bu miskinliğin içinden sıyrılıp bir B Filmi yazısı da yetiştirmem gerekiyordu. Birçok düşünce ve yeni atılımlarım sonuçsuz kalırken, o zaman ben mi bir B hikaye yazsam diye düşünmeye başladım. Bir taşta iki kuş yani. Ama baktım o da olmadı, aslında sürekli saçmalarken orada nasıl saçmalayacağımı bilmedim ve aklıma zaten kitabımda da olan bir film geldi. Bu filmin etkisinden çıkmam zaman alır, her ne kadar uykusuz gecelerime sebep olacaksa da bir nebze olsun miskinliğimi atıp düşünmeme belki de gündemimi maniple edecek kadar bir şeyler üretebilmeme sebep olabilirdi. Tabii bu yükü tek başıma taşıyamam. Affınıza sığınarak sizi de ortak etmeliyim.
O zaman başlayalım.
Üç Süpermen Olimpiyatlarda

Filmle tanışmam aslında 2000’li yılların ortasına dayanıyor. O zamandan bu zamana kadar da bir daha izlememiştim. Merak ediyorum televizyon kanalları bu filmi hiç yayınladı mı? Tabii bizim dönemlerde internetten film izlemek gibi bir şey yok. Sayfa kendini zor yüklüyor zaten bir de video mu yüklenecek. İki fotoğrafa bakacağız diye saatlerce bekliyoruz. Daha sonra bu televizyon kanallarının sayısı arttı ama onlar da ne verirse kabulümüzdü artık. Bir dönem televizyonlarda özgünlük vardı en azından ama ne demişler “bir’den çıkan bir’e döner.” Bütün kanallar da aynı şeye döndü sonunda. Yahu çok içe yolculuk, maneviyat yüklü bir cümle serisi olmadı mı bu? Bakın, dedim ben size bu film nelere kadir.
Şimdi dakika bir gol bir. Film jeneriği akarken bir yandan da İstanbul semalarında dolanan bir Süpermen görüyoruz. Yere o kadar yakın geçiyor ki suya düşmemesi, tekneye vurmaması, bir dama çarpmaması mucize. Derken birden bunlar üç oluyor ve yetmiyor üstüne birden bir kendimizi hipodromda buluyoruz. Herkes şokta. Sonra, bir oluyor, iki oluyor, üç oluyor derken bir yandan benim beynim çalışmaya başlıyor. Hoba… Daha film başlayalı bir dakika olmuş ve ben sorgulamaya başlıyorum. “Olimpiyatlarda at yarışı var mı?” Binicilik var sanki ama böyle hipodromda koşan atları hatırlamıyorum. Küçük bir araştırma yapmam lazım derken, bildik atletizm görüntüleri ile karşılaşıyorum ve “tamam” diyorum “olay bağlandı.” Seyirci bulamamışlar zağar bu görüntüleri koymuşlar. Keşke futbol maçı seçselermiş. Beynim böyle mantıklı bir açıklamanın sonucunda gevşiyor ve kendine geliyor.
Derken (sanırım bu “derken”leri çok kullanacağım) karede bir amca beliriyor. Çinli tipinde ama Çinli desem de Çinli değil. Kıyafetler öyle, sakalları da. Yanında da iki abla, bu amca başlıyor nutka. Önündeki mikrofon eşliğinde bize kötünün tanımını yaptıktan sonra daima iyilerin kazacağını anlatıyor… Durun bir dakika. Burada bir alt metin okumasına girip Freudyen bakışla olayı ele alırsak… Aaah ne oluyoruz? Bu durum uzun sürmüyor. Sonra birden ekrana 15 kanal ses mikseri giriyor. Çinli olarak düşündüğüm adamın parmakları 15. kanalı ileri ittiriyor ve biz İstanbul semalarında uçan sarışın Süpermen’e bağlanıyoruz. Süpermen “seni dinliyorum profesör” diyor. Hım demek bu Çinli profesörmüş. Bakın nasıl konuşuyorlar diye hiç sorgulamıyorum bile. Hikmetinden sual olunmaz. Öyle çok fazla şey etmeyeceksin. Bulut mulut bunlar. Sonrasında da filmin asıl açıklayıcı kısmı geliyor. Demek sabır en büyük erdemmiş.
Okumaya devam et“B-Gore 10: Derdinize bin dert daha: Üç Süpermen Olimpiyatlarda”