Bu gün Pazar. İki şey için pazarları sevmiyorum. Bunlardan birincisi ertesi gün iş olması, ikincisi ise üç günlük yüzümün bütün çirkinliğini örten sakalımı kesmek zorunda olmam. Sonuçta pazartesi sendromu diye adlandırılan ya da klişeleşmiş, tüketim toplumunun ve magazin dergilerinin ürettiği sendromlardan pek etkilenmiyordum. Uzun süredir televizyon izlemeyip, gazete ve dergi okumadığımdan dolayı, memleketin içinde bulunduğu durumlar ve üç kuruşluk köşe yazılarının akılda bıraktığı izlenimlerden haberim yoktu. Magazin sayfası kişilerinin hayatlarını merak etmiyor ya da yeni yeni insanlığa bulaştırılmaya çalışılan hastalıklardan haberdar olmadığım için onlara kapılmıyordum. Tek başına yalnız bir dünyanız olduğunda sadece kendi hayallerinizle hareket ediyorsunuz. Elbette bu sizi kişiselleşmeye, bireyselleşmeye itiyor ama sonuçta kendinizi bulmanız için büyük bir adım oluyor. İnsan doğası gereği yalnız yaratılmıştır. Kalabalık yaşama geçildiğinde sorunlarda artıyor, şiddet, öfke, paylaşamama…. Biliyorum bunlar yine kendime uydurduğum yalanlar. Yalan olduğunu biliyorum ve buna inat inanmak istiyorum.
pazar..
—
yazar:
Siz ne düşünüyorsunuz?