Pazartesi dokunmadan önce

Bir süredir su ekrana bakıyorum. Aslında ne yazacağımı bilmediğimden değil, onları nasıl toplarımla ilgili bir bakış bu. Nihayetinde toparlamista değilim. Ancak bur durumu bile yazmak düşüncelerimin bir hizaya gelmesine sebep olabilir. Aslında düşüncelerim sabah sabah hangi ara karıştı bilmiyorum. Beşiktaş Kadıköy motorunun tepesindeyim. Pek hoşnut olmayan koku serin rüzgarla birlikte ciğerlerime doluyor. Aynı rüzgar vücudumu urperterek sarıyor ve zaman zaman kendime sarılmamı sağlıyor. Sık sık gözlerimi kapıyorum. Bir hikayenin devamını ekrandan izler gibi. Goz kapaklarımı tekrar kaldırdığımda, boğazın maviliği, iki yakanın birbirine geçmiş silueti. Vapurun sallantisiyla birlikte bir zikrin içindeymiş gibi hissediyorum kendimi. Ruhumun arsa çıkmasını beklerken, bozuk vhs kasedinden izliyorum hayatımı. Hayatımda hiç bir şey net değil. Görüntüler birbirine giriyor, zaman zaman kayboluyor, kahkahalar bile zaman zaman anlamsız gürültülere dönüşüyor. Gördüğüm kadarıyla koca bir karmaşadan ibaret hayatım. Düşünüyorum da netken kaldirabilmisim bu kadar kötü bir hayatı. Şu haliyle tam bir işkence.
Birazdan yere cakilacagimi biliyorum ama hazırlıklarımı Tamam. Kulaklarımda Daydreaming.

Siz ne düşünüyorsunuz?

Back to Top
%d blogcu bunu beğendi: