Sadece pencereden bakıyorum, karşımdaki soluk, soğuk yağmur damlalarıyla eğilip bükülen yansımam. Biraz daha ileriye baktığımda aynı soluk yansımayla karşı pencerede olmanı hayal ediyorum. Hayaline gömüldüğüm aşkın, hayalde kalmış hatıralarıyla yaşıyorum. İçimdeki burukluk sana karşı dilimin dönmediği kelimelerin anlamları. Bir tercih ne kadar yanlış yola saptırabilir ki bizi? Tek korkum bir süre sonra yüzünü hatırlayamamak. Sonra birden sen gibi hareket ediyorum, olmayan saçlarımda varmışçasına onları düzeltmek istermişçesine parmaklarımı gezdiriyorum mesela, ya da pür dikkat dinlerken karşımdakini bileğimi düşürüyorum senin zarifliğinde olmasada bir kuğu gibi. Daha fazla çalışmalıyım değil mi istemsizce silmeye çalışırken seni, daha fazla bıraktıklarınla avunabilmek için?