Peri Masalı

dan başlamışken birde yönetmenin 2013 yapımı filmi olan Peri Masalı’nı izleyeyim dedim. Peri Masalının senaryosu da ‘a ait. Yani bu kez karşımızda her şeyiyle bir  yapımı çıkıyor. Bir önceki Bana Bir Soygun Yaz yazımda söylemiştim ya bu hikaye nedir diye, şimdi Peri Masalı ile birlikte tam bir özümsediğim Biray Dalkıran hikayesi çıktı karşıma.

Şimdi yavaş yavaş filme gireyim ama nereden başlasam bilmiyorum. Hikaye fena değil. Güzel ve özel diyemeyeceğim hikayeye yine bir kolaj var. Bildiğimiz sevilen filmlerden bölümler hikayeler toparlanmış ve bir hikaye oluşturulmuş. Ana hikaye biraz sönük kalırken bir de alakasız yan hikaye eklenmiş filme. Tür olarak dram baz alınmış ama dramın tam anlamıyla nerede yaşanacağı tam olarak kestirilememiş. Film bana bir çok yerde Babam ve Oğlum’u hatırlattı. Kısaca ortak noktalara bakalım. Bir hastalık ve babasından af dileyen oğlan.

Tabi bire bir bunu aktarmak olmazdı. Bu sebepten dolayı hasta olan gelin, baba da sadece büyüten kişi olarak ele alınmış. Bu şekilde filmin hikayesine de bir giriş yapayım. Peri ve Mert uzun süredir birliktedirler. Peri keman sanatçısıdır ancak kansere yakalanmıştır. Bir kez kanseri yenmiş ama bu hastalığa yeniden tutulmuştur. Peri hastaneye yatar ve tedaviye başlar. Bu arada hastanede Mert, Peri’ye evlenme teklifi eder. Peri bu teklifi bir şartla kabul edeceğini söyler. Mert babası ile barışacak ve onu hastaneye getirecektir. Mert başta mırın kırın eder ama memleketine gider. Burada babası ile konuşmaya çalışır ama adam oldukça inatçıdır. En sonunda onu ikna eder ve hastaneye gelirler.

Tabi tüm film bu hikayeyle durmuyor. Bir de yan tarafta hemşire Yıldız’ın hikayesi var. Yıldız eski bir assolistin kızıdır. Tüm hayatı ev ile iş arasında, alzaimer olan annesine bakmakla geçmektedir. Aynı hastanede çalıştığı bir doktora da aşıktır ama bunu dile getiremez. Ta ki Peri ile tanışıp, peki onu gaza getirene kadar. Doktorda ondan hoşlanmaktadır ama annesi sebebi ile bir türlü buluşamazlar. Onda da yine Peri yardımcı olur.

Hikaye bu şekilde. Tüm bunların içerisinde sahne geçişlerinde çok fazla kopukluklar var. Sanki her sahne birbirine zorla tutturulmuş. İyi olsun derken çok fazla kasmışlar ve film daha beter bir hal almış. Filmin Karadeniz çekimleri iyiydi görsel olarak tatmin ediyordu. Öyle bir baktığıma Burcu Kıratlı‘nın performansını beğendim. Bir de Sema Moritz‘in performansı iyiydi. Gerçi iki oyuncu da çok bir şey yapmadı. Filmde en büyük oyun yükü Emre Kızılırmak‘a düşerken ben oyuncunun performansını çok düşük buldum. Bir çok zor sahne bana yapmacık geldi.

Özetlemek gerekirse bu filmde beni tatmin etmedi. Özgün bir şeyler yerine iş yapmış öğeleri kullanarak bir şeyler yapmaya çalışmak sadece bazı sahneleri bir araya toplamaktan başka bir şey değil. Birde film hakkında bir şeylere bakarken filmin bir milyon liraya mal olduğunu okudum ve gözlerime inanamadım. Bence çeylerk fiyatına çok çok daha iyi filmler çekilebilir. Kesinlikle paraya yazık edilmiş. tabi eğer doğruysa.

Yönetmen – Senaryo: Biray Dalkıran

Oyunuclar:

Burcu Kıratlı
Peri
Emre Kızılırmak
Mert
Sedef Şahin
Yildiz
Alp Korkmaz
Selçuk
Sema Moritz
Cavidan

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt3345868/

http://www.perimasalifilm.net/

http://www.sinematurk.com/film/51184-peri-masali/