Phantom

2013 yapımı Todd Robinson imzalı filmin kadrosunda Ed Harris, David Duchovny ve William Fichtner var. Zaten film bu üç ismin yüzü suyu hürmetine izlenilmeye başlıyor. Filmin ilk dakikalarından hikayenin gerçek bir olaydan uyarlandığı ve Rus donanmasında geçtiği yazıyor. Tabi Amerikalıların, Rusların baş rolde oynadığı bir filmi nasıl çektiğini merak ediyorum bende. Yönetmenin geçmişine baktığımızda belgeseller ve televizyon filmleri görüyoruz. Bu filmin senaristliğini de yapması itibari ile film acaba nasıldır diye düşünmeden edemedim. Kadro iyi ancak bence film yine de bir televizyon filmi ötesine geçememiş.

Evet filme özenilmiş, bir sinema filmi olarak kurgulanmış ancak hikaye anlatımında akıcılık yoktu. Zaten kapalı alanda geçen hikaye, sürükleyici de olmayınca zaman zaman sıktı. Zaten kapalı olan alandaki aksiyon dozunun düşüklüğü ve yetersizliği de buna sebepti. Heyecanın verileceği gerilim anları tam olarak yansıtılamamıştır. Mekan dar olunca biraz daha karakter psikolojilerine eğilmek istenmiş ama bu da yetersiz ve zaman zaman yersizdi. Olan bitenler arasında karakterlere de tam anlamıyla değinilmemiş.

Bununla birlikte oyunculuklar fena değildi. Eldeki senaryoyu oynamışlar gibi geldi bana. Zaten karakterlerin çoğu esnetilecek karakter değildi. Ne kadar esnetebilirsiniz ki zaten o da ayrı bir konu. Buna rağmen güzel bir oyunculuk var. Mekan ve çekimler iyiydi. Ancak deniz altında geçen bir filmde biraz daha geçtiği yer ve olaylar hakkında bilgilendirmeler olsaydı daha iyi olurdu.

Filmin en büyük falsosu ise dilinin İngilizce olmasıydı. Rus donanmasının çatır çatır İngilizce konuşması filmin zaten zar zor var olmaya çalışan atmosferini daha da çıkmaz bir hale sokuyorlardı. Öyle ki filmin bir yerine kadar hala Rus denizaltısının bir yerden çıkacağını ve filmin ona göre şekilde değiştireceğini düşünüyordum. Filmi izlerken de zaman zaman bu ikilemde kaldım.

Babası ünlü bir komutan olan Demi onun ününün baskısı da altında kalarak yıllarca Rus donanmasında deniz altında komutanlık görevi yapmıştır. Seferden yeni dönmüşlerdir. Artık donanmadan ayrılması gerektiğini sorguladığı sırada, apar topar komutanı tarafından ona yeni bir görev verilir. Bu son göreve çıkması sonrada istediğini yapması beklenir ondan. Demi aynı zamanda sara hastasıdır ancak bunu bir çok kişiden gizler. El mahkum görevi kabul eder. Kutlama yapan ekibini bir araya toplar, evlenecek askerini evlendirir ve apar topar limandan ayrılırlar. Gemide bir de Bruni adında tanımadığı teknisyen vardır.

Seyir başlar rotayı takip ederler. Ancak bu esnada Bruni kaptana çok fazla müdahale etmeye başlar. Bu esnada eski gemide yeni bir silahın olduğunu öğrenirler. Gemideki ekibi araştırdıklarında bir çok kişinin kimlik öz geçmişlerinin olmadığını öğrenir. İşin içinde bir iş vardır. Gemimin Rus donanmasına ait olduğunu belirtecek bir iz de bırakılmamıştır. Daha sonra aslında görevlerinin amacının dışında olduğunu anlarlar. Çin donanması gibi gözükerek Amerika’ya saldırı yapacaklar ve bu şekilde bir savaş çıkartacaklardır. Bu devletten gelen bir emir de değildir. Demi ve mürettebatı olayı öğrendikten sonra karşı çıkmak isterler ama etrafları Bruni ve adamları tarafından çevrilmiştir ve rehin alınmışlardır. Buna rağmen füzeleri iptal etmek için ellerinden geleni yaparlar.

Filmde ilginç bir noktada klostrofobik bir denizaltı teknisyeninin olması. Var mıdır örnekleri bilmiyorum ama denizaltına giren klostrofobik kişi bana garip geldi. Birde o kapalı alanda değilde aşağıya bombayı etkisiz hale getirmek için indiklerinde hastalığının nüksetmesi ve bunu dile getirmesi oldukça ilginçti.

Özetlemek gerekirse, gerçek bir hikaye olması, hikayenin güzelliği bir çok eksikliğin karışımıyla filmi sıradan bir yapım hale getirmiş. Ne savaş filmlerinin tadını veriyor ne de psikolojik bir filmin. Kadrosuna rağmen arada kalmış ve bazı tutarsızlıklar içeren film Phantom.

Senaryo – Yönetmen: Todd Robinson

Oyuncular:

 Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt1922685/