Benim için bu film tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu. Aslında böyle bir şey olacağı da belliydi. Pirates Of The Caribbean: On Stranger Tides serinin en kötü filmi. Tam anlamıyla gişe için yapılmış bir film olduğu daha ilk sahnelerinde kendisini belli ediyor. Senaryo çok kısır kalmış aksiyon eski filmlere oranla çok düşük. Filmin bir çok sahnesi Jack Sparrow’un izin verdiği ölçüde duygusal geçiyor. Film biz bu kadar izleniyoruz madem mesajda verelim kaygısına da yenik düşmüş bu gözle görülür bir biçimde karşımıza çıkıyor.
Teknik hususta, göze çarpan farklı bir sahne yok. Bazı sahnelerde animasyon olduğu oldukça belli oluyordu. Tabi bunu da geçtim asıl önemli olan filmin 3D olarak lanse edilmesiydi. Zaten sırf bu sebepten sinemada izlenecek bir filmdi. Bu zamana kadar 3D görmesek film 3D diye kandırabilirlerdi bizi ancak artık alıştık bizde. Filmin 3D olan tek kısmı alt yazılardı. Evet gözlüğü çıkardığınızda alt yazıları okuyamıyordunuz. Onun haricinde filmi rahatlıkla izleyebilirdiniz. Bazı küçük sahneler ikilenmeler olmuyor da değildi. Ancak ne derinlik, nede öne çıkma bakımından film kesinlikle tatmin etmiyordu. Keşke normal şekilde izleyip gözümüzü yormasaydık.
Elbette serinin en iyi filmi ilk film olan Siyah İnci’nin Laneti idi. Öyle bir filmde beklemiyorduk zaten. Ancak bu film onun ve diğerlerinin yanında az aksiyon, az doğa üstü olayla geçirilmişti. Anlaşılan çok kafa yorulmamış. Tavanda biriken sular, kılıçla yönetilen bir gemi, ölümsüzlük pınarı ve deniz kızları bu aksiyonsuz geçen filme aksiyon katmış. Zaten en büyük aksiyon ve güzellik filmde deniz kızları idi. Tabi filmde anlam veremediğim diğer bir husus ise İspanyollar oldu. Geldiler, imana gelin lan dediler gittiler.
Neyse konuya geçelim ufak ufak. Jack İngiltere’de aranmaktadır. Tabi bu arada söylentiler de onun mürettabat topladığı yönündedir. İngiliz dükü onu yakalar ve Ölümsüzlük Çeşmesine gitmek için zorlar. Ancak Jack bulunduğu ortamdan kaçar kurtulur ve kendi adını kullanan taklitçiyi aramaya başlar.
Ona çok çabuk ulaşır ve görür ki, bu eski sevgilisi Angelica’dır ve öğrenir ki Angelica, Kara Sakal’ın kızıdır. Bir rivayete göre de, Kara Sakal kısa süre içinde tek ayaklı biri tarafından öldürülecektir. Kara Sakal ve Angelica’nın amacı Ölümsüzlük Çeşmesinden içmektir. Tabi bunun içinde Jack’in yardımına ihtiyaçları vardır. Bu arada Barbarossa İngilizlere katılmış o da çeşmenin peşindedir. İspanyollar da aynı şekilde. Ayini tamamlamak için ise üç şeye ihtiyaç vardır. Kadehler, deniz kızı göz yaşı ve su.
Filmi götüren ise her zamanki gibi Jack karakteri. Diğer filmlerdeki yan karakterlerin, yokluğu bu filmde hissedilmiş. Film tek karakter etrafında dönerken bazı sahneler gereğinden uzun çekilmiş. Bu da aksiyon beklediğimiz, sahnelerde aynı sahnenin sürekli tekrar etmesi izleyiciyi sıkar cinsten olmuş.
Kısacası beni tatmin etmeyen bir film oldu. Ne hikaye, ne de çekimler, ne de 3D bakımından. Bunun yanı sıra izlediğim sinemadan mı kaynaklı bilemedim ama seslerde de sorun vardı sanki ayrıntıyı tam olarak alamadım. Sinemada izlemek isteyenlere 3Dsini önermem. Ekstra para vermeye hiç gerek yok. Aslında evde BlueRay’de daha tatmin edici şekilde izlenebilir bir film.
Yönetmen: Rob Marshall
Senaristler:
Ted Elliott, Terry Rossio, Stuart Beattie, Jay Wolpert, Tim Powers
Oyuncular:
Johnny Depp | … | Jack Sparrow | |
Penélope Cruz | … | Angelica | |
Geoffrey Rush | … | Barbossa | |
Ian McShane | … | Blackbeard | |
Kevin McNally | … | Gibbs | |
Sam Claflin | … | Philip | |
Astrid Berges-Frisbey | … | Syrena |
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?