Prolog

  • yerin kulağı var – benim de kulağım var – ben yer miyim? – yerim.

  • insanlar ölür – hayvanlar da ölür – o halde insanlar hayvandır

“Programmation en Logique” kısaca “Prolog”. 

Tuna elindeki defteri yere bıraktı.  Yer ile bütünleşmiş, eski köklere sahip defter toprağın kokusunu ciğerlerine çekti. Yaprakları, silik bir hışırtı ile yeşil canlı halini anımsadı birden. Rüzgar şiddetini arttırıp defteri savurmaya çalıştığında Tuna kahverengi yün eldivenlerini defterin üzerine bastırdı. Çamurlaşmış toprağı kazdığı keseri elinden bıraktı, Diğer eliyle sakinleştirdiği defteri otuz santim derinliğindeki kaldığı çukura doldurdu. Keseri tekrar alarak, kazı çukurun tekrar doldurmaya başladı.  Son olarak ayağıyla toprakları düzelttikten sonra bir kaç kez üzerinde sıçradı.  Toprağın iyice sıkıştığından emin olunca kenara çekildi,  pantalonun fermuarını indirerek defteri gömdüğü yere işedi.  Tuna artık düşüncelerini ekmişti, can suyunu da kendinden bir parçayla verdi. Kan düşünmüştü ama yeterince akıtamayacağına kanaat getirince vazgeçmişti.  

Tuna gömüsünü ardında bırakarak evine doğru yürümeye başladı. Kapının hemen girişinde tanrısı onu bekliyordu. Kendine tıpatıp benzeyen tanrısı. Başlarda onu kişisel bir bozuklukluğun ürünü olarak görüyordu, belki de öyle olabilirdi ama sonra ona iyice alışmaya hatta görmemezlikten gelmeye başlamıştı. Sürekli etrafında dolanan tanrı onunla hiç diyaloğa girmemiş sadece onu gözlemliyordu.

Tuna kendisini sürekli izleyen adamın Tanrı olduğuna birkaç ay önce karar vermişti. Bu kararı alana kadar da sekiz buçuk ay geçmişti. Vakti zamanında aldığı din bilgisi onun bu kararı almasına sebep olmuştu. Sürekli izliyordu,  isteklere, dileklere cevap vermiyordu,  başına gelen kötü olaylara mani olmuyor, şansını bir an olsun arttırmıyordu. Ona çok yakındı ve bu hiç bir şey ifade etmiyordu.

Herkesin bir tanrısı vardı. Tek tanrılı dine geçmek sadece kitleleri kontrol etmeye yarıyordu. Fikirler var oldukça tanrılar da var olacaktı. Lakin bu işteki tek handikap bunları bir araya toplamaktan geçiyordu. En çok bilinen ritüeller, yaratılış hikayeleri bir araya toplandı ve tek bir Tanrı üzerine yoğunlaşıldı. Ancak fikirler var oldukça tanrılar da varolur dedik ya bir diğer fikir akımı diğer bir tanrıyı yarattı. Müritler din dedi adına,  savaşlar yapıldı kanlar döküldü, eski dinlerin adakları tanrı için savaş adına büründü. Bir süre sonra insanlar savaşmaktan sıkıldı bunu keyif işine döktü. Sessiz sakin insanoğlu tanrıların bahane ederek birbirlerine diş bilmeye başladılar. Bu sakinlik, herkesin genel tanrısını kişiselleştirmeye başlamasıyla din altında kırılımlara sebep oldu. İnsanlar aynı tanrıdan bahsederken ayrı tanrılara anlam yüklüyordu. Ve ne yazık ki sonunda Tanrı görünür oldu. Hatta güç tanrısı gibi birşey var sanki. 

Tüm tanrılara hükmeden tek bir Tanrı. Yine parçalanacak. 

Tuna bunları gömdü. Yazılı halde olması sorun olabilirdi ama gömülmesi tehlikesizdi. Belki yeşerir ve insanlar bu düşünceleri benimsedi. 


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?