2010 yapımı Ridley Scott filminin baş rollerinde Russell Crowe ve Cate Blanchett var. Filmi bu zamana kadar neden izlemedim diye dövünürken geçtiğimiz haftalarda izleme fırsatı buldum. Aslında çok şey kaybettiğimi de düşünmüyorum. İyi bir yönetmen, iyi oyuncular filmin izlenmesi için başlıca neden ama açıkçası bu izleyeni pek tatmin etmiyor. Şahsen ben tatmin olduğumu söyleyemeyeceğim.
Film boyunca ne zaman ormana yerleşecekler diye düşünüp durdum. Sonra anladım ki aslında bu film Robin Hood efsanesinin başlangıç filmiymiş. Bir efsane başlangıcı için Russell Crowe gibi kırk sekiz yaşında birinin canlandırması oldukça saçma olmuş. Ancak Ridley Scott hikayenin sıradanlığını düşünmüş olsa gerek kadrodan voleyi vurmak istemiş.
Hikaye ise oldukça sıradan. Yani bildiğimiz Robin Hood hikayesinin başlangıcı benzer filmlerde de gördüğümüz halk kahramanları özgürlük savaşçıları filmleri ile de aynı. Yani film bize hikaye konusunda tatmin edici bir izlenim vermiyor. Film görsel olarakta Scott’tan beklediğim keyfi vermedi bana.
Filmin kostümleri tatmin ediciydi. Aksiyon ve savaş sahneleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ama oldukça az ve sıradandı. Belki de bu sahneler Russell Crowe’un yaşına uygun hale getirilmişti. Yani film isimlerle gişe yapan bir film olduğunu hissettirdi bana. Tabi Russell Crowe’a bu kadar yüklenince Cate Blanchett‘a da değinmeden edemeyeceğim. Bu kötü anlamda değil iyi anlamda olacak elbet. Kendisi yine filmi izlemek için sebepti ama filmde çok zayıf gördüm kendisini. Bence filmi izlemek için başlıca sebeplerden biriydi.
Robin Hood Fransızlara karşı Kral Richard ile birlikte savaşmaktadır. Ordu beklemede iken arkadaşları ile birlikte eğlenirler. Bu sırada Kral Richard yanlarına gelir Robin ve arkadaşlarını cezalandırır. O gecenin sabahına doğru, Fransızlar saldırıya geçer. Bu saldırı sonunda Kral kaçırılır. Aynı şekilde Robin Hood ve arkadaşları bu saldırıyı fırsat bilip kaçarlar. Yolda, Kral’ın pusuya düşürüldüğünü ve öldürüldüğünü görür. Kralın nişanını taşıyan şövalyeler de öldürülür. Baş şövalye ölürken nişanı kraliçeye ve kılıcını Nothingham kasabasında babasına götürmesi için ondan söz alır. Robin önce kral nişanını kraliçeye verir daha sonra da . Robin Nothingham’a gider.
Bu esnada Kral Richard’ın kardeşinin pususu üzerine ölmüştür. Bu arada işler yardım aldığı Fransız bir çete de aynı zamanda Fransa’ya çalışarak halka zulüm ederek vergi almaktadırlar.
Robin Nothingham’a gittiğinde ölen şövalyenin babası onun oğlunun yerine geçmesini ister. Robin bunu kabul eder Burada şövalyenin karısı Marion Loxley’e de aşık olur. Tabi çetenin ve şiddetin kasabalarına gelmesi uzun sürmez ve Robin onlara karşı küçük bir çete ile savaşmaya başlar.
Savaş kazanılıp her şey normale dönecektir ama Robin arananlar listesine girmiştir bile. Bu sebepten dolayı ormanda yaşamaya başlarlar. Tam efsane başlayacağı yerde film biter. Film biter ama devamı varmış gibi biter. Bu süre zarfında ikinci filmin yapılmaması da ilginç. Sanıyorum Ridley Scott’ta bu filmin devamının yersiz olduğunu anladı ancak açık bir kapı da bırakmak istedi.
Özetlemek gerekirse, izlenebilir bir film Robin Hood. Bekleneni vermeyen, zaman geçirmek için bire bir. Bildiğimiz Robin Hood hikayelerinden farklı olduğu için ne zaman ormana geçilecek düşünceleri ile 140 dakikanın arada zor geçtiğini söylemeliyim. Bu arada Robin Hood ok haricinde her şeyi kullanıyor filmde bir karışıklık yoktur umarım. 🙂
Yönetmen: Ridley Scott
Senaryo: Brian Helgeland, Ethan Reiff, Cyrus Voris
Oyuncular:
Russell Crowe | … | Robin Longstride | |
Cate Blanchett | … | Marion Loxley | |
Max von Sydow | … | Sir Walter Loxley | |
William Hurt | … | William Marshal | |
Mark Strong | … | Godfrey | |
Oscar Isaac | … | Prince John | |
Danny Huston | … | King Richard the Lionheart |
Linkler:
http://www.imdb.com/title/tt0955308/
Siz ne düşünüyorsunuz?