
Elbette vardır. Herkesin var. Bunu sadece lafın gelişi soruyorum. Arayı biraz ısıtmak, samimiyeti arttırıp hafif kafa dönmeleri arasında, tüm bu yazılanları hatırlanamaz hale getirmek için. Hep öyle olmuyor mu? Mesela her sene başında aldığımız kararlar ertesi günün ayıklığına kendini silmiyor mu? Bu yazının sonunda başının hatırlanamaz hale gelmesi gibi…
Her başlangıç unutulmaya mecburdur. Ardında küçük tatlar bıraksa da asıl olan hep unutmaktır. 2109’un başını hatırlamıyorum. Nasıl geçtiği konusunda da hiçbir fikrim yok. Diğer senelere baktığımda onların da bundan bir farkı yok. O zaman size nasıl b güzel hikayeler anlatabilirim ki?
Şöyle önceki sayfalara bakın. Buraya ya da tuttuğunuz bir sayfa yoksa dönüp hayatınıza. İlmek ilmek ördüğünüz, her satırını planladığınız. Hangileri gerçekleşti hayatınızda? Her sene başı imzaladığınız kontrat hiçbir şey getirmezken nasıl da hayatı aldı elin izden.
Kim suçlu bunda? Her zaman suçlanacak birileri vardır. Aynaya baktığınızda görüyor musunuz onu? Bir başkasının üzerine atarken suçlarınızı hep karşınıza çıkan siz değil misiniz? Ben de öyle oluyor. Sadece suçlamamak için kendimi evimden tüm aynaları kaldırdım. Olmazı zorunlularla ise sadece saniyelik bakışmalarımız oluyor. Ama kaçamadığım tek şey ardımda bıraktıklarım. Yaşadığımız sandığım günler. Bir aynadan da beter. Sürekli takip eden, bir gölgeden farksız.
Yanlış kişiye sattım diyorum ruhumu. Bu sene bir başkası olmalı. Her sene artı bir ile büyürken, yeni bir alıcı çıksın diyorum karşıma. Ama sürekli aynı başarısızlıklar. Aynı tekrarlar. Sadece bol bol konuşuyorum. Ve konuştukça daha da gömülüyorum içine.
Var mı tanıdığınız bir alıcı? Yirminin çiftlediği yerde daha merhametli olan. Sahibinden çok yıpratılmış ya da sahibini çok yıpratmış bir ruh alan?
Siz ne düşünüyorsunuz?