rüzgar kırıntıları alır bizi bırakır göt gibi…

aynen böyle yapıyor. çoğu denizde, diğerleri ise orada burada dolanmakta. havada bir gariplik var. ocak sonu bu kadar sıcak olmamalı. şimdi orta ölçekli bir sarsıntıyla dalgalar beni alaşağı edip marmaranın zenginliklerine ulaştırsa ne güzel olur… Kimse bana ne olduğunu anlamaz. Derinliklerde deniz kızları var mıdır acaba? Zaten olsa bile bizim memlekette yaşamaları zor biraz. Ya balık diye yenilirler yada kız diye. Sonları Neyse artık mutaassıp bir devlet oluyoruz ya kız diye yiyeceklerden kurtulmuş olurlar eh rakıda içilmeyeceği için artık balıkta yenmez zevki çıkmaz yani. anlaşılan şu saatten sonra deniz kızları piyasaya çıkabilir. yuh dur lan unutuyordum bu kezde ne bunlar çıplak çıplak deyip kızcazları taşa tutarlar…vay be…
cinler falan var da acaba vampirler, kurt adamlar var mı? succubuslar, cadılar falan… he cadılar vardı eskiden sanırım. ama gözümle görmediğime inanmam ki. Şöyle bişiler çıksa karşıma da ödüm bokuma karışsa. acayip bir gereksinim duyuyorum altıma etmek için… Bi Tsukune kadar olamadık… neyse soğuk mu ne? millet şu manzarayı izlerken romantik bir şeyler yazar solda boğaz köprüsü falan… karşıda üsküdar, ya rakım olsaydı ya rakım… hoş gerçi hakla açık yerlerde içmek yasak… eh içki böyle seri bir şekilde yasaklanırsa bizde ot içmeye başlayacağız demektir. dinen ot caiz midir?
aslında ne olduğu pekte önemli değil… sallamıyorum yani, şimdi şurada yürüken başıma taş düşse mantıklı bir açıklaması var. lan sahilin ucunda taş nerden bulacak benide düşecek kafama. olsa olsa veletin biri fırlatır lakin oyle veletleri pek ortada göremiyorum ben… yavrucuğum zaten dışarı bile çıkamıyorsun be… zaten birde gecenin bu saatinde… cinleri toplamışım başıma, cirit atıyorlar. hay sikim ya bak gece uyuyamayacağım korkudan yine. “kış kış cinler kış kış yallah cinler yallah”. gittiler mi? “Bırakın beni aşkım yeni koparamazsınız…” bu kadarını biliyorum şarkının. birden bire çağrışım yaptı. yanlız nedendir bilmiyorum ama fena halde terlemeye başladım. mesela donum kıçıma yapıştı. etraf sessizleşti. dalgalar sonra… şöyle bir düzeltmeye çalışsam eminim ki soğuk alıp motoru bozucam… zaten sürekli bir gaz birikintisi bağırsaklarımda. bağırsaklarımı bırak artık karnımı şişirmeye başladı. herkese diyorum ama gaz diye kimsenin yiyormuş gibi bir hali yok. tabi bu onların salaklıklar. sırası gelmişken bir açıklama mı yapsam… gülün yavrum siz gülün, ben yukarıdan görevliyim, nükleer patlamayla bu dünyanın sonu bu bendeki gaz sebebiyle olacak. yaklaşmayın lan yakarım…
ben bunlara fena taktım bu gece, hani sağ salim çıkartırsam bu geceyi, kendime prizolalık falan et alacağım… neyse üşüdüm, geri döneyim. şimdi tırstı fana da diyecekler ama bu günlük eli boş dönüyorum… artık bir dahaki sefere…

Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Yorumlar

“rüzgar kırıntıları alır bizi bırakır göt gibi…” için 2 yanıt

  1. noreply@blogger.com (Ferhanca) avatarı
    noreply@blogger.com (Ferhanca)

    Sen en iyisi önce şu ördekleri, gazları uçur:))
    sonra rakı balık takıl:)gecede nefis bir uyku çek:)kimsiciklerde gelemz yanına…

  2. noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları) avatarı
    noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları)

    geceyi iyi atlattım, sabah geliyor bunlar sanırım kalkamıyorum bir türlü…

Siz ne düşünüyorsunuz?