Baş rolünde Julianne Moore olur da izlenmez mi filmlerinden biri Shelter. Genel yapı ile bakıldığında ise çok özelikli olamayan bir film. Hikaye, gelişme insanda merak uyandırıcı cinsten. Tabi insanda bu merakları uyandırırken, gerek filmin aksiyonu, gerekse hikayesi izleyicinin sorularını yanıtlayamadığı için film insanı sıkıyor.
Filmin bir diğer yani ise din propagandası yapması. Film hemde bunu sonuna kadar gözümüze sokuyor. Hayır sadece Hristiyanlık propagandası değil bir din propagandası. Fİlmi izleyip çıkaracağınız sonuç insanların bir şeye inanmaları, inanmayanların ise sonunun kötü olduğu yönünde. Oyunculuğa baktığımızda ise ortalama bir oyunculuk çıkıyor karşımıza.
Film aslında din olaylarına girmeyip sadece hikayeyi anlatsaydı eminim ki daha tatmin edici şeyler çıkartırdı ortaya. Ancak bazı durumlarda pekte uygun olmayan şey yapmışlar. Fİlm genelinde dinin her şey olduğu, bilim, teknoloji ile hiç bir şeyin çözülmeyeceği anlatılmış. Korku filmi olarak sınıfta kalıyor. Bir gerilim filmi için sonralara doğru dağıtmasaymış daha iyi olacakmış. Tabi sürekli tekrarladığım gibi senaryoyu da araya sokuyorum. Öyle ki senaryo kendi içerisinde tutarsılıklara sahip. İzleyenler biliyordur. Film çok gündem yapmadığı içinde pek bağırsaklarını deşmeyeceğim.
Cara, mahkeme için psikolojik danışmanlık yapan bir psikayatristdir. Son hastası / mahkum da idam almıştır. Cara’nın aklıda bu sebepten dolayı karışmıştır. Ancak kendi bilimsel kimliğinden çok tanrıya olan inancı ile ayaktadır. Günün birinde aynı meslekten olan babası bir hastasını görmesi için onu arar. Hasta olan kişi ise bölünmüş bir kişiliğe sahiptir. Cara, hastasını araştırmaya başlar. Aynı adam ilk kişiliğinde felçli, diğer kişiliğinde ise normaldir. Ancak bu adamın her iki kimlikte hareket etmemesi gerekirken, sağlıklı kişide tıbbi olarakta hiç bir sorun gözükmemektedir.
Cara araştırmaya devam eder ve görür ki hastasının girdiği kişilikler cinayete kurbanı gitmiştir. Bu durumu araştırmaya başlar. Adamla olan seansları ve izlediği ip uçları onu gerçeğe götürür. Yaptığı araştırmaların sonunda görür ki, bu kişiler inanmayan ateist kişilerdir. Bir şey onları öldürüp bedenlerini ele geçirmektedir. Cara olayı çözer çözmesine ama küçük kızı da inanma üzerine sorunlar yaşadığı için küçük kıza da bulaşır. Cara bu saatten sonra kızını korumak için savaşır. Burada da anlıyoruz ki, ağaç yaşken eğilir, küçük yaşta çocuklara din eğitimini vermeliyiz.
Filmin belli bir amacı var bu amacı yerine başarılı bir şekilde getirmiş. Gerçi böyle bir filmde Julianne Moore u görmek beni biraz şaşırttı. Korku, gerilim, görsellik, hikaye bakımından tatmin etmeyen sinema tarihi açısından sonrada yer alacak bir film. Boş ve öldürülmek istenen vakitler için seçime bırakılabilir. BU arada hakkını yemeyeyim Jonathan Rhys Meyers ın performansı fena değildi.
Yönetmen: Måns Mårlind, Björn Stein
Senarist:Michael Cooney
Oyuncular:
Julianne Moore | … |
Cara Harding
|
|
|
…
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?