sıkışan…

Omrumun geri kalaninda sana beddua edecegim.
– Yanimda oldugun surece bir onemi yok.

Her şey biraz daha karisik. Aklimdaki cumleler, dudaklarim ve ellerimden dokulenlerle bir degil. Her birinin dogrulugundan supheliyim.  Icinde bulundugum durumun polisiye romanlardan bir farki yok.  Kizila sarmis gokyuzunde usulca attigim adimlarla olume gider gibiyim. Tum hayallerim, tum umutlarim simdi karsimda uzanan mavilige her adim attigimda benden daha da uzaklasmakta. Icimdeki belirsizlik yuzume vuran sert ve keskin ruzgarla canimi acitmakta. Duydugum sesler soyutlanmaya basladigim dunyamdan daha uzak. Hic bir kutsal kitabin betimlemedigi bir yerdeyim sanki… ne yukarisi ne assagisi. Bilinmezligin tam ortasi… belkide araf… Nasil bilindik anlamlar yuklemeye calisiyorum. Gormesem bile bilmenin verdigi huzur icimde. Umarim yanilmiyorumdur. Bilincsizliktense cehennem daha iyidir bu bedene…
Yoksa anlartiklarimin hepsi, yazdiklarim,  cizdiklerim,  dusunduklerim… hangi vakitsiz gonlun kirpintilari onlar… bilincsizce akip giden zamana karsi. Hangi delilik seni bana yukleyen… Kayıtsız kendimden baska tasa gütmeyen…


Yorumlar

“sıkışan…” için 2 yanıt

  1. Belki de aklındaki cümleler yüreğinden geçenler değildir !? O yüzden dinlemiyordur dudaklarınla ellerin seni ?!

    1. her biri birbirinden habersiz…

Siz ne düşünüyorsunuz?