Spectre

Son James Bond filmi olan Spectre aynı zamanda yirmi dördüncü James Bond filmiymiş. En iyi Bond filmlerinin en eskileri olduğunu düşünen ben bu film sonrasında da fikrimin değişmediğine takıl oldum. Bu filmin bir öncekinden ne farkı vardı diye sorarsanız aslında yoktu. Ama son deride biraz daha iç hesaplaşmaya dönerek kendi içinde kurgusu oturmaya başladı. Ancak aksiyonun yanında konunun pek bir değeri kalmıyor. Birden aksiyon içinde kayboluyorsunuz.

Aksiyon dedim de aslında görmediğimiz James Bond serisini James Bond yapan dudak uçuklatıcı aksiyon sahneleri yoktu. Tamam aksiyon sahneleri olmayabilir ama kamera kullanımıyla bunları farklı hale getirmek farklı haz vermek gibi bir durum da yoktu. Şimdi yiğidi öldürüp hakkını da yemeyelim. Filmde bu zamana kadarki yapılmış en büyük patlama sahnesi mevcut. Güzel de patlamış, ancak patlama sahnesi artık montajdan mıdır nedir ortada çok yapay durmuş. Zaten bu yapaylığı bir kaç sahnede de hissettim. Bence film montaj konusunda sınıfta kalmış.

Her Bond filminde olduğu gibi bu filmin de jeneriği çok güzel. Bu filmde de bu işi hakkını vererek yapmışlar. Filmin süresi iki saati geçkin ve zaman zaman kopukluklar dikkatinizi dağılmasına ve sıkılmanıza sebep oluyor. Bu kadar süre jenerik izleseniz sıkılmazsınız bile öyle diyeyim size.

Biraz da konuya değinirsek, Eski M’den Bond’a kalan bir mesaj üzerine Bond Meksikoya gider. Burada azılı bir suçluyu öldürür. Adamın cenaze törenine gittiğinde onun güzel karısı Lucia Sciarra ile karşılaşır. Lucia’nın peşinden Roma’ya gider. Burada bir nevi Lucia’nın korumalığını yaparken ondan bazı bilgiler alır. Aldığı bilgiler sonunda Spectre olarak bilinen dünyadaki tüm olayları yöneten gizli bir örgütün varlığına şahit olur. Örgüt toplantısına gizlice girer, tabi burada olduğu fark edilmiştir. Buradan kaçar. Örgüt hakkında daha fazla bilgi almak içinse eski düşmeni Mr. White’ı aramaya koyulur.

Bond, Mr. White’ı bulur. Ölüme kapısında zor durumdadır. Kızını koruması karşılığında Mr. White, Bond’a bazı bilgiler verir ve asıl bilginin kızında olduğunu söyler. Bunun üzerine Bond, Mr. White’ın kızı Madeleine Swann’ı aramaya başlar. Bond, Madeleine’i bulur ancak ona kendini inandıramaz. Peşlerinde de Spectre’nin adamları vardır.

Bu sırada 00 projesi de iptal aşamasındadır. Tüm ajanlar geri çağrılmaktadırlar. Bond, Moneypenny ve Q’dan gizlice yardım alarak soruşturmasını sürdürür. Madeleine’i de kendi safına katarak, Spectre’ye yaklaşmaya başlar. Ancak Spectre’ye yaklaştıkça, Spectre’nin başındaki Blofeld ile bie bağlantısı olduğu ortaya çıkar.

Özetlemek gerekirse, seri aşkına izlenecek, aksiyon içersen bir film Spectre. Boş zamanda vakit geçsin diye rahatlıkla izlenebilir. Dul rolündeaz da olsa Monica Bellucci‘yi de görmüş olduk. Buna da şükür.

Yönetmen: Sam Mendes

Senaryo:  John Logan, Neal PurvisRobert WadeJez ButterworthIan Fleming

Oyuncular:

Daniel Craig
James Bond
Christoph Waltz
Blofeld
Léa Seydoux
Dr. Madeleine Swann
Ralph Fiennes
M
Monica Bellucci
Lucia Sciarra
Ben Whishaw
Q

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt2379713/

Yorumlar

“Spectre” için 2 yanıt

  1. Zafer özenç özkan Facebook ile avatarı

    Torrente yeni düştü henüz izleyemedim ama skyfall u izledikten sonra öncekilerin daha fantastik olduğuna karar verdim eski ama o dönem için çok renkli ve pop kültürle yoğrulmuş o dönemde olmayan imkanlarda sözkonusu olunca fazlasıyla çizgiroman çizgisinde filmlerdi. Ancak skyfall daha bir naif yapıda geldi bana

  2. Kişisel Depresyon Anları Facebook ile avatarı

    Bond’un her zaman fantastik bir yönü vardı. En azından eski filmlerde bunu gördük. Bence şimdi biraz fazla siradanlasti. Artık her ajan her aksiyon filminde gördüğümüz şeyler var.

Siz ne düşünüyorsunuz?