Star Trek Into Darkness

Bu filmle aslında Holywood’un son dönem umutlarından olan ‘ın da kof çıktığını öğrenmiş olduk. Gerçi kendisine ben hiç bir zaman umut bağlamadım. İnsan ne kadar çok destekle girerse işin içine o kadar çabuk batıyor. Zaten yapımcılık dışında Super 8 haricinde iyi bir film görmedim J.J. Abrams’tan. Star Trek Into Darkness’ta tamamen klişelerle dolu bize ekstra hiç bir şey vermeyen bir film.

Peki filmde ne var? Aslında ekstra hiç bir şey yok. Kirk kendi kafasına göre takılan biri, Spock mantıklı ve Kutsallarla göre hareket eden biri. İki kişi karakterinden pek şaşmıyor. Gerçi arada Spock’un biraz duygulandığını görüyoruz ama film bundan ibaret. Bunun haricinde bol aksiyon efektler film tamamdır.

Ancak söylemek gerekir ki filmin ilk giriş sahnesi oldukça başarılı. Aksiyonu yerinde insana bir şey vaat eden tipte. Spielberg filmlerinden tanıdığımız aksiyonu önce verip sonra uykuya tapma felsefesini gütmüş filmde. Bu aksiyon sahnesinde kurallar çiğnenir akabinde ceza alınır ve Kirk, Atılgandan uzaklaştırılır. Sonra helikopterin biri ile adamın biri uzay merkezine saldırır nasıl oluyor bilinmez kendini galaksiler arasındaki bir gezegene ışınlar. Öyle ki Atılgan burnunun ucuna adam ışınlamakta zorluk çekmektedir.

Bu kötü adam kendini kötü bir gezegene yollar. bu gezegene savaş gemilerinin yanaşması demek dünyalar savaşının başlaması anlamına gelmektedir. Bu sebepten dolayı ceza alan Kirk mürettebatını bir araya toplar ve suçluyu yakalamak için gezegene doğu yola çıkar. Gezegene vardıklarında onları kurtaran aradıkları adam Khan olur. Khan teslim olur. Khan, Kirk2in aklını çeler. Atılgana yüklenen torpidolarda da dondurulmuş insanları görünce işler iyice karışır. Bu sırada general de Khan’ı vermeleri karşılığında onlara saldırmıştır. Kim iyi kim kötü kestirmek zordur.

Film bu şekilde kim iyi, kim kötü, arkadaşlarına güvenmek, duygusal hareket etmek kavramları üzerinde pek fazla kafa yormadan devam ediyor. Film bilim kurgu olduğu için bir yerde mantıksız olmasını düşünebilirim ama bu mantıksızlıklar bile belli bir mantığa kendi iç mantığına dayanması lazım. Ancak bu filmde her şey birbirine gitmiş ve kendini çürütür nitelikte. Işınlanma bunların balında geliyor. Kısaca yukarıda da değindim ama filmin en falso durumu bu. Bir de Kirk enerji çekirdeğini düzeltmek için girdiği yerde fleksi havalandırma boruların ne işi var anlayamadım. Bildiğiniz bir akıllı binanın havalandırma dairesine çıkılmış ve bize enerji üretim falancası diye yutturulmuştur.

Bunun gibi senaristlerin yapalım da olsun dediği bir sürü zırvalık var. Bunları düşündüğümde beş para etmez bir film var karşımda. Oturalım oturduğumuz yerden senaryo yazalımın kanıtıdır bu film. Araştırma yok çözüm yok. Gerçi odaklanılan nokta belli. O da filmin aksiyonu. Vuralım, kıralım, patlatalım. Tabi bu aksiyon da artık gözümüz kapalı izlediğimiz klişelerin dışına çıkmıyor.

Star Trek çocukluğumdan beri en sevdiğim dizilerden biridir. Ancak gelişmesi daha da ileriye gitmesi beklenirken bu kadar vasata bağlaması canımı sıktı. Ha bu kadar filmi kötüledim izlenmez mi, elbette izlenir. Aksiyon isteyen hareket olsun diyenler için bire bir. Ancak gerçeklikle ve akla yatkınlıkla alakası yok.

Yönetmen: 

Senaryo: Roberto OrciAlex KurtzmanDamon LindelofGene Roddenberry (tv dizisi)

Oyuncular:

Kirk
Spock
Uhura
Bones
Scotty
Sulu
Khan

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt1408101/

http://www.startrekmovie.com/


Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?