t1-2 (Taslak)

Kadın ellerini uzatıyordu, yalvarırcasına. Ama ne düşündüğünü ne hissettiğini bilmiyorum. Tek duyduğum şey kurtar beniydi. Gözlerimin içine acıyla bakıyor, göz bebekleri ani bir ilkilmeyle büyüyor ve ardından yavaşça küçülüyordu. Otobüs sert bir fren yaptı. İster istemez yalvaran ruhu bedene tekrar dönmek zorunda kaldı. Gözlerini açtı, başını sağa çevirerek, otobüsün önüne doğru baktı. Kalabalıktan pek birşey göredüğünü düşünmüyorum. Ön taraftan soförün homurdanma sesi geldi. Başını önüne doğru çevirdiğinde kalabalığının arasından bir an göz göze geldik. Herşey sanki çok yavaş gelişiyormuş gibiydi. Gözlerini ilk kaçıran ben oldum. Kadın oturduğu yerde biraz toparlandı. Gömleğinin kayalarını biraz yukarıya çekiştirerek topladı. Bu yaklaşık on dakikadır onu yukarıdan süzen adamın hiç işine gelmemişti. Saçlarını geriye attı ve saatine baktı.

Hava kararmaya başlamıştı. Aynı durakta indik, inmek zorundaydık. Ellerimi cebime soktum. Bir sağa bir sola baktım, nereye gideceğimden habersizmişçesine. Kadın yaklaşık on merte yürüdükten sonra ışıklarda durdu. Yeşil ışığın yanmasına on saniye vardı. Etrafa bakınmayı sürdürdüm. Yeşil yandığında kadın koşar adımlarla karşıya geçmişti. Onun geçtiğini gördükten sonra ben de koşarak karşıya geçtim. Ardından dar bir sokağa girdik. Eski yapılardan oluşan sessiz bir sokak…

Bir önceki cesetle aynı özlelikleri taşımakta. Kadın, 39 yaşında, 1,69 boyunda, boyalı sarı saçlı. Boynu kesisilerek öldürülmüş. Diğer cesetten farklı oalrak göbeğinin altında deirn bir kesik yok. Ancak aynı özleliklerde bir kesik sağ bacağında kalçasının bir karışkadar altında mevcut. Muhtemelen diğer cesette olduğu gibi, açılan bu kesikten, maktule tecavüz edilmiş.

“Ne içmek istersin?”
“Soda.”
“Sade mi?”
“Evet.”
“İki YTL.”

Herkes burada bütün kokuşmuş insanlar. Her biri özgürlüklerini tattıklarını sanarken, büyük bir zindanda kapalı kaldıklarını bilmiyorlar. Acınası yaratıklar, zavallılar.

“Buraya sıksık gelir misin?”
“Bazen.” Yanımda oturan kadının sorduğu soruydu bu. Orta yaşlarda, muhtemelen kırk iki, kırk üç. Bu yaştaki kadınları seviyorum. Ne istedikleirnin bilincinde olurlar ve insanı uğraştırmazlar.
“Ben de öyle tahmin etmiştim, ben sıksık gelirim seni pek görmedim buralarda.”


Yorumlar

“t1-2 (Taslak)” için 5 yanıt

  1. noreply@blogger.com (delikanlı) avatarı
    noreply@blogger.com (delikanlı)

    devamı gelse ne hoş olur,güzel birşeyler çıkacak gibi

  2. noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları) avatarı
    noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları)

    teşekkürler, ikikcisinide yazabildim. umuyorum devamı gelir ama iş aralarına sıkıştırdığım için tam anlamıyla odaklanabildiğim söylenemez. şimdilik taslak olarak gitsin belki ilerde kalıplaşırsa daha düzgün hale getirebilirim..

  3. noreply@blogger.com (Ferhanca) avatarı
    noreply@blogger.com (Ferhanca)

    Taslak da güzel , devamını bekliyoruz.

  4. noreply@blogger.com (NaKHaR) avatarı
    noreply@blogger.com (NaKHaR)

    Hikayeye adaptasyonu iyi tutturmuşsun… demek kurbanlarının vücudunda açtığı kesikten tecavüz eden sapıkötesi bir katilimiz var…

    bir çocuk kadar korkak biriyim aslında gecelerden ve anlamsız seslerden çok korkarım… korku filmlerinde hep sıçrarım…

    şimdi olduğu gibi ensemdeki tüylere birşeyler oluyor…

  5. noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları) avatarı
    noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları)

    çoğu zaman ilk geçişlerde hikaye başka bir hikayeymiş gibi başlıyor. sonra ilerledikçe diğer bölümlerle bağlantısı çıkıyor ortaya bunu seviyorum benim için güzel bir beyin jimlasliği oluyor,karakteri hikayeyi canlı tutmaya yarıyor. araka alakasız karakterler yerleştiğim çok olmuştur.

    şu korkma işini ben pek beceremiyorum. 🙂 yıllardır bu korku ürünlerinin içinde büyüdüğümden midir, yoksa çocuken geçirdiğim sarsıntılardan mıdır nedir bilmiyorum ama korku benim için bir eğlenceye dönüştü. imrendim şimdi sana 🙂

Siz ne düşünüyorsunuz?