t1-6 (Taslak)

Apartman kapısından sokağa çıktığımda sanki soğuk bir buz kütlesinin içine dalmış gibi vücudumun irkildiğini hissettim. Yavaş yavaş vücudumda soğumaya başlıyordu. Bu soğukluk ayaklarımdan vücudumun geri kalanına doğru yayılıyordu. Ayaklarıma baktım. Çıplaktı. Kendimi dışarıya nasıl attığımı hatırlamıyorum. Üzerimde bir baksır ve beyaz bir tişört vardı. Birden içeriye girip üzerime bir şeyler giyme isteği duysam da aklım hareket eden gölgelerde kalmıştı. Bir adım daha attım. Ayağımı yere koyduğum anda sokak karanlığa büründü. Karanlığın içinde tek görünen sanki üzerimdeki beyaz tişörttü. Kendimi bir an için hedef tahtasıymış gibi hissettim. Hızlı adımlarla sokağa doğru koşmaya başladım.

Bulunduğum sokağı aydınlatan tek şey gökyüzünün açık maviliğiydi. Elektriklerin gitmesiyle birlikte doğa daha sesli konuşmaya başlamış, sokaktaki farelerin ayak seslerine varıncaya dek tüm sesler, kulağıma ayrıntılı olarak geliyordu. Birden aklım evimde bulunan eski 45 lik plaklara gitti. İki tanesinin içinde kanarya sesi bulunmaktaydı. Birtanesinin içinde ise su sesi. İnsanlar bunları neden dinlemek isteyebilirdi ki?

Rüzgar hızlanmıştı. Bacaklarımın arasından esen rüzgarı rahatlıkla hissedebiliyordum. Bilinçsizce pencereden gördüğüm ışığa doğru ilerliyordum. Peki bu karanlıkta o ışığı nasıl bulacaktım? Hayır bunları düşünmüyordum. Vücudum yavaş yavaş buz kesmeye başlamıştı. Ayağıma batan ufak taşlar bazen acı veriyordu. Sokağın sonuna yaklaştım. Işığın geldiği yeri tahmin ettiğim yere. Bir karga sesi bütün doğanın sesini yırtarak göğe yükseldi. Arsından sert bir rüzgar daha esti. Bir el arabasının sesini duyar gibi oldum. Elektrik direğinin dibine geldim ve bir elimle ona yaslandım. Ayağımın altına batan küçük taşları temizledim. Tekerlek sesleri yavaş yavaş yaklaşıyordu. Sessizce dieğe yapıştım. O gleenin beni görmesini istemiyordum. Birden herşey susstu. Çırılçıplak kalan nefes alışverişlerim etrafta yankı yapıyordu sanki. Nefesimi tuttum,parpan kalbimi hisseder gibiyim. Birden yukarıdan önüme siyah birşey düştü. Ne olduğunu kestiremiyordum ama kendimi bastırabildiğim kadar direğe bastırdım. İyice bütünleşmiştik. Sağ ayak baş parmağımla yere düşen şeyi kontrol etme çalıştım. Sıcak ve ıslaktı. Birden içim ilkildi ve hızla ayağımı geri çektim. O şeyin nerden düştüğünü anlamaya çalışmak aklıma bile gelmemişti. Tam tepemde, artık bir olduğum direğin üstünde bir tıkırtı duydum. Bakıp bakmamakta kararsızdım. Terlediğimi hissediyorudum ve esen sert rüzgar üzerimdeki teri anında kuruturken vücuduma bir titreme bırakıyordu. Öyle ki sanki çenem yerinden düşecekmiş gibiydi.

Bu sadece soğuk değil, içimde belirsiz olan uygunun da verdiği bir titremeydi. Sanırım korkuyordum. Bir insanın bunu knedisine itiraf etmesi zor ama evet korkuyordum. Yukarıdan başımın tam üstünden bir ses daha geldi. Rüzgar iyice hızlanmış, civar apartmanların hava boşluklarının üzerine sonradan yapılmş metal korunaklar gürültülü sesler çıakrtıyordu. BAşımın üzeirnde bir uğuldama daha oldu. Sanki bu konuşmaya çalışan bir şeyin sesiydi. Bir insan, bir karga, bir fare? Hepsi de şu an mantıklı düşünemeyen beynimin uydurduğu şeylerdi. Bir insan gecenn bir yarısı direğin tepesinde ne yapabilirdi ki yada bir fare bir karda nasıl insana yakın bir ses çıkarabilirdi. Başımı yavaşça yukarıya kaldırdım. İyice geriye yaslayıp tam tepemde olan bitenleri görebilirdim. Gökyüzü iyice kararmaya başlamıştı. Tekerlek sesi tekrar kulağıma çalınmaya başladı. Sanki başım dönüyordu. Bİrden başımı geriy doğru ittim. Sert itmiş olacağım ki, bir kütürdeme sesi geldi boynumdan ve boş sokakta yankılandı. Sanki tüms esler ekolu gibiydi ve yukarıdan bir çift göz bana bakıyordu. Beyazı bir ışık gibi parlayan iki siyah göz. İnsan gözü… Bu, bu gözler, bu yüz tanıdık…

Babam…


Yorumlar

“t1-6 (Taslak)” için 8 yanıt

  1. noreply@blogger.com (NaKHaR) avatarı
    noreply@blogger.com (NaKHaR)

    sonucu nerdeeee?
    bir an dedim işte korku kültüründe kurandan beslenen filmlerimizde gerçekliğinden bahsedilen varlıklar etrafını sarmış…

    baban nerden çıktı?? yoksa bu bir rüya mıydı?? gelen arabayı görebildin mi? vs vs vs meraklandım şimdi.. 🙂

    eğer bu bir yazı dizisiyse, ya da basılmamış romandan alıntılar… sevdim… diğer türlü kendi evimde bile yalnız kalamayan biri olarak korku verici.. :s

    bu arada kelime doğrulama zımbırtısını kapatabilirsen çok makbule geçecek 15 dakika bekletiyor 🙂 daha hızlı bağlanabilmek için resimleri göster seçeneğini kapatıyorum 🙂

  2. noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları) avatarı
    noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları)

    Sonucu yazılıyor 🙂 varlıklarımız yok ama varlığımız olabilir, gerçekliğinden şüpheleneceğimiz…

    sanırım babamın nereden çıktığını bir sonraki bölümde öğreneceğiz 🙂

    evet bu bir yazı dizisi gibi oldu. asıl amacım o değildi ama öyle oldu. bölüm bölüm ilerliyor. aşağıda T1'e tıkarsan yazının tamamını okuyabilirsin (aşağıdan başlayarak),düşüncelerini bilmek isterim.korkutabildim mi ciddin? 🙂

    şu kelime doğrulama zımbırtısı nedir ayrıntılı bilgi verirsen kapatayım bende hiç öyle bir şey çıkmıyor… ilk defa da senden duydum. nedir ki bu?

  3. noreply@blogger.com (Ferhanca) avatarı
    noreply@blogger.com (Ferhanca)

    Yine çok etkileyici..acaba bı ışık ne? derken
    baban çıktı.
    baban sağmı? hikayenin gelicek bölümünü beklemeden soru soryorum..bir solukta okudum:)

  4. noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları) avatarı
    noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları)

    Teşekkür ederim. Hikayenin gelecek bölümünü ben de bilmiyorum :p bakalım ne çıkacak.
    karakterinkini blmiyorum ama benim ki uzun zamandır sağ değil. belki de o yüzden orada birden bire bir baba çıktı. anmak için.

  5. noreply@blogger.com (NaKHaR) avatarı
    noreply@blogger.com (NaKHaR)

    kelime doğrulama yorum yaptıktan sonra gönder 'i tıkladıktan sonra çıkıyor açılır pencere olarak "lls4qn6t" gibi anlamsız harfler şeklinde çıkıyor onları yazmadan yorumu gönderemiyorsun…

    başlangıcını görmedim.. hata bende kedinin bloğunda linkini görüp birkaç kere girmişliğim mor'u sevsem de siyahla beraber bana iyice bir görme bozukluğu yaşattığından okumadığım olmuştur… hemen bakarız yorumlarız… benim de aklımda bir roman yazma işi var ama ben şiirde iyi olduğumdan pek üstünde durmuyorum… ki benim yazacaklarım kendi hayat hikayem olacak sanırım 🙂

  6. noreply@blogger.com (NaKHaR) avatarı
    noreply@blogger.com (NaKHaR)

    bu kısımda da hepsini okuduktan sonra bir daha okuyunca taşlar yerine oturuyor…

    merakımın had safhasındayım hadi bakalım… 🙂

  7. noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları) avatarı
    noreply@blogger.com (kişisel depresyon anları)

    evet o kelime doğrulamaya bende sinir oluyorum çoğu kez yanlış yazdığım için sıkılmış iletiyi gönderememişliğim olmuştur.

    moru bende seviyorum. önceden daha ağırlıklıydı. okunma problemi yüzünden biraz değiştirdim. aslında yazıların mor olması sitenin kodları üzerinde çalışırken hata yapmış olmamdan kaynaklanıyordu ve ie de yazılar da mor gözüküyordu. Ben ie kullanmadığım için bunu fark edemedim. sağ olsun sevgili gaykedi bu konuda beni uyardı ve düzeltmeleri yaptım (umarım aynı sorun yoktur) bir başka uyarısı da yazı rengim beyaz değil soluk griydi. onu da sayesinde çözdük. sanırım blog okunabilir bir hal aldı. sağ olsun tekrar…

    dönemsel olarak şiir veya hikaye yazıyorum. bunu 10 yaşımdan beri yapıyorum. o yaştan beri pek insanlarla içli dışlı olmadığım için sürekli bu yarattığım karakterlerle büyüdüm. benim için eğlence, arkadaş, zaman geçirme aracı oldular. şiiri seviyorum ama sanki hikaye daha çok sarıyor beni. köşeye kaldırdığım roman diyebileceğim onlarca yazı var elimde, bazılarını yarım bırakmışımdır. ama şunu biliyorum ki seni ne mutlu edecekse onu yapmalısın. her şeyin bir zamanı vardır. zaman geldiğinde ister istemez kendiliğinden ortaya çıkar bir şeyler.
    hikayenin üzerinde durmalısın çünkü hikayenin aklı canlandırdığını düşünüyorum. şiir yazdığımda onu bir hikaye gibi görürüm, kısaca özetlenmiş ana hatları belirlenip sonlanmış bir hikaye. bu beni mükafatlandırmadı da değil. ama ne olursa olsun en kötüsü yazmamak. kendimde en sinir olduğum şey bu…

    tekrar hepsini büyük bir sabırla okuduğun ve bölüm bölüm yorumladığın için teşekkür ederim. ben de aklımın erdiğince cevaplar vermeye çalıştım. tekrar teşekkürler…

    bende merak ediyorum, bu "baba" nerden çıktı. şimdi karakterin dünyasına girip ne olouyor ne bitiyor bakmam lazım. bakalım ne çıkacak 🙂

  8. noreply@blogger.com (NaKHaR) avatarı
    noreply@blogger.com (NaKHaR)

    en başından almak daha bir keyifli hale getirdi… o yüzden ilk okuduğumda sonuç yok dedim 🙂

    devamının geleceğini bilmek güzel…
    yıllar önce üyesi olduğum bir edebiyat sitesinde üçleme hikayeler yazan bir arkadaş vardı, devamını okuyamamıştım hala merak ederim… yazdığı karakterlere ne oldu diye… eminim yazılmıştır ama, paylaşma konusunda biraz cimriydi sanki… 🙂

    aynı şey olmayacağı için mutluyuz efendim 🙂

Siz ne düşünüyorsunuz?