p.a.z.a.r.t.e.s.i. s.e.d.r.o.
üç dakika sonra lanet pazatesilerden birisi daha… bu zayının sonu gelene kadar o girdabın içersine düşmüş olacağım. neyse ki ağrlaşmakya olan ağrılı başım göz kapaklarımı indirmekte. tek bir kıvılcın bile şuursuzlaşmaya başlayan beynimi yakabilir. ikinci ağrı kesici. dikkat ettimde bin mili gramdan aşşağı dozaj sadece kendimi oyalamama yetiyor. başımda savaşan çinliler. salladıkları her kılıç hedefini sıyırdığında etleşmiş beynime batıyor. bütün damarlarımı en kılcallarını bile hissedebiliyorum. sol tarafı uyuşmış inatla ağrısı sürmekte. dışarıda gökten yağan gürültü beynimde yarattığı basınç… gözlerim ekrana kilitlenmiş. ekranda gezinen fareler de olmasa yoğun ışığa bakabileceğim mantıksız geliyor bana. gözbebeklerim büyülüş. mutfakta bir adam duvarlarımdan üzerime dölüken boya kabartılarını izlemekte. lanet pazartesilerden biri… en güzel yanı birazdan uyuyor olacağım… bir (ne istiyorum) iki (susmallıyım) üç (bu koyunlar) dört (işe yaramıyorlar) beş (kuzu mu olması gerekliydi) altı (bu kafa karıştırmaktan başka birşey değil) yedi (bilgisayarı kapatsa mıydım) sekiz (lanet baş ağrısı) dokuz (bu şekilde nasıl uyuyabilirim ki?) on …