hızlı bir haftaydı. sistem bakımları yapıldı yine sevigli(!) şirketimi kâra geçirecek uyarlamalar dönüşümler yapmaktan alıkoyamadım kendimi. lanet olsun içimdeki araştırmacı kişiliğe… 🙂 neyse… bunu girdiyi yazmaya başladım arada yemeğe gittim üzeirme yemek döktüm üstümedekini yıkadım çatıya astım kurudu… baya ilginç bir gün oluyor… neyse yeter bu kadar aslında bişiler daha …
Etiket: Genel
“buyurun” dedi en yüce bilgelerden daha yücesi ve insan oğlunun atası onun önünde diz çöktü. “neden” dedi ve durdu… büyük bilge göz kapaklarını kaldırdı. sadece insanların gördüğü beyaz sakalını sol eliyle sıvazladı. “siz insanlar, gözlerinizle gördüğünüz şeylerden bile şüphelenriken benim yanıtıma inannacağınızı nasıl düşünürsünüz?” insan oğlunun atası yanıtladı “ama yüce …
eskisi gibi akşam olmuuyor, günler daha uzun, günler daha sıcak ve rahatlığın doğallığında akışkan sıvıların kaynaşma vakitleri geçen zaman… bir kucakta oturmuş… herşeyi unutmuş…
az önce iki güvercinin hayatını kurtardım. ikisi de havalandırma borusunun içerisine düşmüştü. sabahın altısında onların çıkmaya çalışmaları sebebiyle gürültülerinden dolayı uyandım. asabi, sinirli fevkelade suratsız bir halde burumu anlamak için pencereden dışarıya baktım. ağzımdan çıkan kelimeler “geber köpek” şeklindeydi. tabi o zmaan iki güvercin olduğunu bilmiyordum. çırpınma seslerini büyük bir …
bu güvercinlerinnn….
hastayım, dökülüyorum üstüne üstlük başşımda güvercin belası var… hava boşluğunu mekan eylemişler kavga edip duruyorlar. dikkat ettim de bunu hep ben evdeylen yapıyorlar. bu yaştan sonra güvercin katili olabilirim. hatta tvlere bile çıkabilirim. ev birinci kat olduğu için hava boşluğu benim ev hizasında sonlanıyoru hal böyleyken bütün güvercinler orada… hadi …
hastayım. yolculuk bitti küçük aile ziyareti için aldığım tatilde, ardında hastalık, mide gazı, bitkinlik, boğaz şişkinliği bırakarak… ne olacak halimiz… blogda boktanlaşmaya başladı…
cumartesi yolculuk var. hazır tembelliğe alışmışken tekrar o bezgin iş günlerine nasıl alışacağımı bilemiyorum. havalar da sıcak…bu tatilin en başlarda yazınsal literatürüme katkıda bulunacağını düşünüyordum ama gördüğüm o ki bir getirisi olmadı. güya 7 günde bir hikaye taslak şeklinde olsada biterdi. hah ne bitmesi? bloğa bile birşey yazmadım… galiba akşam …
tembellik kapladı vücüdumu, e zaten tatilinde amacı bu değil mi? istanbuldan uzaklaştıktan sonra buranın havası ciğerlerğimi bayram ettirdi. hiç bir kötü alışkanlık yok, ne güzel. tek eksik denizin kıyısınd dolanıp içine atlayamamak… su hala soğuk e napalım artık birdahaki sefere… görünen o ki blog da tatilde… 🙂
ani bir kararla izin aldım, daraltmaya başlayan şirketteb uzaklaşmak en iyisi diye düşündüm. on gün önce kardeşim gelmişti iş görüşmesi için o dönerken ben de memlekete gideyim dedim. bakalım ne gibi değişiklikler var… aklıma takılan bi iki konu da var bloloğa yazacak. düşündüm de artık doğru düzgün birşeyler yazma zamanı …
maaşı aldık sonunda. bi yerleri satıp ödemişler maaşı… acaba birdahaki aya nereyi satacaklar… gerçi satılacak yer çok ama satacak adamı nerden bulacağız? 2500000 usd’ye yer alıp maaş ödeyemezken… insanın fazla parası da olması kötü… e zenginin parası züğürdün (çalışanının) çenesini yorarmış… bi maaşsızlık sevgili bloğumu ne hale getirdi… kapitalist blog, …