Etiket: Sayısal Hikayeler

  • beşinci hikaye (kontrolümü kaybettiğimi söylüyolar)

    yanılmıyorlar. hayat pekte istediğim şekilde açmıyor kartlarını. nelere inanacağımı şaşırdım. neleri değiştireceğimi. zaman gerçek diyorlar. yaşadıklarım ve ben yaşadığım hiç bir şeyin gerçek olduğuna inanmıyorum. aklımın köşesine ait geçmişler bana yabancı. sürekli bir telefona cevap veriyorum rüyalarımda. mezarlık bekçisinin aradığı. sırtıma yüklendiğim ceset poşetleri ellerimde ve içerinde gencecik sevdiklerim. evet, kendimi kaybettim. nasıl odluğunu bilmiyorum.…

  • dördüncü hikaye (sır)

    Bir sırrımm var. Herkes gibi. Biraz büyük. Kimsenin sırtlayamayacağı türden değil elbet. Bir çok kişi için sır bile sayılmayabilir. Çünkü duvarlara anlatmışlığım var. Bir de Leonardo’ya. Pek umursadığını düşünmüyorum. Yüzüme biraz baktıktan sonra arkasını dönüp gitti. Leonardo konuşmuyor. Bu sebepten dolayı sırrımı saklama ihtimali daha yüksek. Yazamıyor da. Yani şüphe etmem için bir neden yok. Biraz da…

  • üçüncü hikaye (bir yerden başlayalım)

    Her ne kadar zor gelse de yazmak dokunduğum her şeyi kelimelere döküyorum. Beynimin kıvrımları açık ara fark atıyor ses tellerime. Bezen dediklerimden habersiz düşünceler uçuşuyor aklımda. O cümleyi ben kurmadım diyorum kendi kendime. Evet, düşünmüş olabilirim ama ben kurmadım. Kurmuşta olabilirim. Aklım bu konuda kararsız. Kimseyi öldürdüğüm söylenemez. İstediğim doğru. Yapmışta olabilirim. Tek güvencem düşündüğüm…

  • ikinci hikaye (demet’in günü)

    Yatsı namazı henüz okunmuş, Demet hızlı adımlarla etrafına gülücükler saçarak hatırı sayılabilecek ama pekte meşhur olmayan, sadece önemli günlerde gittikleri restorana doğru yürüyordu. Mutluluk yüzünden okunuyordu. Bu pozitiflik insanlara olan yaklaşımını da etkilemiş, ilgisiz, vurdum duymaz görünümünden sıyrılmış, cana yakın bir hal almıştı. Buluşmalarına yarım saat vardı ancak o erken gidip vaktini biraz tuvalette geçirerek,…

  • birinci hikaye (uyandığım yer)

    Bana kim olduğumu sorduklarında vücudumdaki tüm kanın çekildiğini hissediyorum. Çekilen kan, sanki beynime hücum ediyor. Bu durumda yüzüm, emin ki kapıya sıkıştırdığım parmağımın renginde olacaktır. Bazen o şişkinliği patlattığım gibi yüzümü de patlatmak istiyorum. Neyse ki bu istek gelip geçiyor. Ben geçtiğini bilmiyorum. Sadece yüzümün şiştiği anlarda gördüğüm tek bir şey var.  Geçmiş, belki de…