Festival ön yazısı için tıklayınız
Filmin yönetmeni Felix Van Groeningen hakkında iyi şeyler duysam da izlediğim ilk filmi The Broken Circle Breakdown. Film bir tiyatro oyunundan uyarlanmış. Filme genel olarak baktığımızda aslında hikaye olarak bize farklı bir şey vermiyor. Bir çok filmde aynı hikayeye tanık olduk. Bu filmi farklı kılan ise karakterler ve filmin müzik ile harmanlanlanışı.
Eski Türk filmlerinde olurdu ya filmin süresini uzatmak için filmin arasına beş dakika müzik koyulurdu bu filmde aynı politikayı sergilemiş. Ancak müziklerin girdiği sahneler o kadar başarılı olmuş ki, film müzikal edasını elinde tutarken izleyiciyi çok fazla sıkmıyorda. Filmin müzik albümünün 45 dakika olduğunu düşünürsek zaten yüz on dakika olan filmin 45 dakikasını müzikle yemiş oluyoruz. Peki bu beni rahatsız etti mi? Elbette hayır. Filmin en güzel taraflarından biri de müzikleriydi.
Filmin konusunun ezber yaptığımız bir konu olduğunu belirtmiştim. Ancak hikayenin anlatımı oldukça başarılı. Sürekli geçmiş ve şimdiki zaman arasında atlayan kurcu kısmen filme olan adaptasyonu kısıtlasa da bir süre sonra yakalanan akış filmin sonunu getiriyor. Filmin yarısına kadar olan yavaş işleyiş can sıkıcı hale gelecekken buna müzikler engel oluyor.
Film ikinci yarısından itibaren hereketlenirken, dozu artan görüntülere müziklerde eklenince film çok güzel bir hal alıyor. Açıkçası filmin ikinci yarısını ilk yarısından daha başarılı buldum. İlk yarısı itibari ile hikayenin sonu nasıl gelecek diye düşünürken birden hissettiğim keskin dönüş filmin daha akıcı gitmesine sebep oldu.
Film birbirlerini gördükleri anca aşık olan bir erkek ve bir kadının hikayesini anlatıyor. Elise bir dövmecide çalışan ve vücudunda bir çok dövme olan biraz muhafazakar bir kadındır. Aslında ona muhafazakar demek bana biraz garip gelse de (çünkü bizim muhafazakar anlayışımız biraz farklı) Elise Tanrıya inanan biridir.
Didier ise Amerikan hayranı, müzik gurubuyla birlikte Bluegrass tarzı müzikler yapan, realist ve tanrı tanımayan biridir. Aslında birbirinden farklı gibi görünen bu iki karakter birlikte olurlar. Aşkları tüm bu düşüncelerden onları sıyırmıştır. Bir süre sonra Elise hamile kalır. Dider çocuk istediğinden emin olmamakla birlikte bir süre sonra bu fikre alışır ve kızları Maybelle dünyaya gelir.
Aradan yıllar geçer. Mutlu hayatları devam etmektedir. Ta ki kızları Maybelle’nin lösemi olduklarını öğrenene kadar. Bu durum aileyi birleştirir ama birbirine kenetler ama Maybelle tedavi edilemez ve ölür. Bu aslında hikayenin ilk bölümünü oluşturmakta. Ancak kurgu karışık olduğu ve bunları müzikle harmanladığı için farklı bir tat sunuyor önümüze.
Elise ve Didier çocuklarının ölümünden sonra birbirlerini suçlamaya başlarlar. Araları yeniden düzeldi birleşecekler derken bu kez zaten açık olan yaraya düşünceler çomak sokar. Her ne kadar eskisi gibi olmaya çalışsalar yeri gelip beraber şarkı söyleseler de hiç bir şey eskisi gibi olmaz.
Aslında filmde karakterlerin şekil olarak farklılık göstermesi izleyiciyi şaşırtıyor. Aslında Amerikan kovboylarına özenen Dider’den ateistlik beklerken Elise’den bunu görmemiz başta bizi şaşırtıyor. Didier”in konser sonunda herkese seslendiği devletin sağlık politikaları, din ve Vaitkan’a yüklenmesi filmin asıl noktasını oluşturuyor. Tabi yönetmen bunu yaparken sadece Didier’in düşüncelerini ön planda tutumamış karşı görüşüde aynı düzlemde denkleyerek vermiş. Yani filmde kimse kimseye üstün değil. Film süresince havada uçuşan olumsuz fikirleri görebiliyoruz.
Filmde oyunculuklar oldukça iyi. Bu kadar başarılı olacaklarını düşünmüyordum. Her biri rollerinin hakkını başarılı bir şekilde vermiş.ana karakterlerle birlikte yan karakterlerde aynı övgüyü hak ediyor. Filmde sırıtan bir tek karakter görmüyorsunuz.
Film yüzde yüz izlenmeli diyemesemde amacına ulaşan, anlatmak istediğini anlatan, müzikler, görsellik, oyunculuklarla göz dolduran bir film. Siz yine de bu tarzı ve Avrupa sinemasını beğeniyorsanız izlemeden geçmeyin.
Yönetmen: Felix Van Groeningen
Senaryo: Johan Heldenbergh (oyun) , Mieke Dobbels (oyun), Carl Joos, Felix Van Groeningen
Oyuncular:
Veerle Baetens | … |
Elise Vandevelde
|
|
Johan Heldenbergh | … |
Didier Bontinck
|
|
Nell Cattrysse | … |
Maybelle
|
|
Geert Van Rampelberg | … |
William
|
|
Nils De Caster | … |
Jock
|
|
Robbie Cleiren | … |
Jimmy
|
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?