Oscar kuşağı filmlerinden izlediğim bir film de Changeling. Aslında film hakkında ne yazmalıyım diye çok düşündüm. Filmde beni rahatsız eden tek hususun Angelina Jolie‘nin sürekli, kırmızı koca dudakları olduğunu söyleyebilirim. Oynadığı Christine Collins karakteri ile ne kadar bağdaşmıyor olsa bile diğer oyuncu seçimleri gayet başarılı olmuş. Filmin yönetmeni Clint Eastwood her zamanki gibi Oscar’a oynadığı için, Angelina Jolie‘yi ön plana çıkarmış. Bu arada Angelina Jolie rolünün hakkını vermemiş mi, elbette vermiş hatta kendini bile aşmış…
Filmde Wineville Chicken Coop Murders olarakta bilinen Gordon Stewart Northcott karakterini canlandıran Jason Butler Harner ise benden tam not aldı. Aslında temennim Eastwood’un bu karakteri daha ayrıntılı işlemesi yönündeydi ancak film hiçte beklediğim gibi gelişmedi.
Filmin gerçek bir olaydan uayrlandığını hatta birebir alındığını bilmeyeniniz yoktur sanırım. Kısaca da özetlemememiz gerekirse;
Bir akşam Christine Collins işten döndüğünde oğlu Walter’ı evde bulmamaz ve polise başvurur. Öncelikle durumu pek umursamayan polis çocuğun bulunmamasıyla birlikte bu olayı ciddiye alır. Çünkü Los Angeles’da kaybolan çocuk sayısı artmaya başlamıştır. Christine Collins LAPD’nın tüm yavaşlığına rağen arkasında kilise ve kamuoyunuda alarak LAPD karşı koyar. Polis bu kadını sıstırmak için bir süre sonra kendisinin oğlu olduğunu iddia edern bir çocuğu Christine’e teslim ederler. Christine onun oğlu olmadığını söylesede polis departmanı ona bu konuda baskı yapmaya çalışır.
Bir süre sonra Christine polis eşkilatına karşı çıkıyor diye akıl hastanesine kapatılır. Onun gibi bir çok kadın, polis teşkilatına karşı çıktı diye bu hastahaneye kapatılmıştır. Christine eğer kendisine getirdikleri çocuğun kendi oğlu olduğunu kabul ederse hastahaneden çıkacaktır, ancak bunu kabul etmez.
Bu arada bir çiftlikye bulunan çocuğun itirafı üzeirne kilisenin de baskısı ile serbest bırakılır. Kendi çocuğununda arasında bulunduğu bir grup çocuk Gordon Stewart Northcott tarafından öldürülmüştür. Christine hem olis teşkilatına hem de Gordon Stewart Northcott’a karşı dava açar. Gordon Stewart Northcott, Christine’in oplu konusunda çelişkili ifadeler kullanır ve Christine’in umut beslemesine sebep olur. Ancak bulamaz.
Başarılı bir yönetim gerçekleştirmiş Clint Eastwood. Aslında es geçilmemesi gerken kişilerden birisi de sahne ve kostüm dekorcusu. Her iki branş çok başarılı bir şekilde dönemin tüm atmosferini bize yansıtmış.
Bu filmi düşündüğümde aklıma gelen tek şey, “ne kadar çok şey anlatıyordu o film öyle..” oluyor.Kaçırılan bir çocuk, annenin dramı, polisin çürümüşlüğü, toplumun aldatılması, seri cinayet davaları, bir katilin bbakış açısı falan derken ayrı ayrı ele alındığında hepsinden ayrı filmler çıkabilecek onca konu; bir tek filmde toplanmış..
Heyecanla izlediğimi biliyorum, güzeldi, daha ne diyelim..
evet film bir çok şeyi analtıyordu. ve gerçek bir hikayeden uyarlanmış olması toplumun ne kadar bozuk olduğunu gösteriyor bize. gerçi amerikanın kökenine indiğimizde bir dönem kaçakçıların, suçluların gönderildiğini hepimiz biliyoruz… böyle bir toplum nasıl düzgün bireyler çıkarabilir ki? tabi genellem yapmıyorum ama bu tar olaylar olacak kişiler çıkacak. filme gelince başarılı bir uyarlama ancak farklı yön ve açılardan da değinilebilir. filmde beyenmediğim kısım angeline jolie’nin kendisi oldu hem karaktere pek uymamış sanki yapıştırma gibi duruyor hemde her daim gözümüze batan koca kırmızı dudakları…
Siz ne düşünüyorsunuz?