The Last Airbender

Film hakkında ne yazacağımı bilmiyorum. Hayır aslında yazacak hiç bir şeyim yok. Elinizin altında canlandırılmış, betimlenmiş karakterler varken bir film bu kadar “karaktersiz” çekilemez. Tamam roman uyarlaması olur derim ki adam karakterleri bu şekilde hayal etmiş bir nebze anlarım (anlayamam aslında yazar herkesin farklı anlayacağı betimleme yapmaz) kendi çevresi görüşü etrafında şekillenir derim ve mantık ararım. Ancak bu filmde karakterlerde mantık yok.

Baş karakterler olmak üzere çizgi dizinin en sağlam karakteri de olması gerekenin dışında tutulmuş. Çizgi diziyi izlemeyen herhangi birinin bu filmden bir şey anlayacağını düşünmüyorum. Filmde bir çok nokta o kadar anlatmış ki ana karakter Aang’ın varlığına bile anlam veremiyorsunuz. Uluslar kimler, neler olmuş, neler bitmiş,Ateş ulusu neden bu halde sadece izleyip duruyorsunuz.

Tekrar karakterlere dönersek aslında başta Aang olmak üzere, Katara,  Sokka kesinlikle olması gereken karakterler değil. Öncelikle birer çocuk olduklaırnı unutmayalaım ve Aang’ın geçmişinde ne kadar yaramaz olduğunu ve bu yaramazlığının yeniden dünyaya geldiğinde de devam ettiğini. Çizgide Aang sorumluluktan kaçmaya çocuk olmaya çalışan yolculuğu esnasında da sorumluluk almayı öğrenen bir karakter olarak çıkıyor karşımıza. Ancak filmde Aang’ın somurtkan ben “avatarım lan, hepinizi kurtaracağım” davranışları kesinlikle iyici olmuş. Zuka karakteri bir nebze, karakter olarak Zuka’ya benzemiş olsa da tip olarak hiç uyuşmamış. Hatta biraz daha az hırs yoksunu diyebilirim.

Çizginin en önemli karakterlerinden biri ise Zuka’nın amcası Iroh. Ancak o bildiğimizden çok farklı çıkıyor burada da karşımıza. Biz tombul sürekli çay sevdalısı birini beklerken kendisini göremiyoruz bile. Gördüğümüz ise hiçte tarife uymayan biri. Iroh çizgi dizi boyunca bir gizem ve bilgelik taşıyordu üzerinde. Filmdeki Iroh karakterinde ben bunu göremedim.

Bir diğer konu ise Ateş krallığı üyelerinin tamamının Hintli olması. burada Hintlilerden büyük ve iflah olmaz bir ulus olarak mı bahsetmeye çalışmış yoksa büyüklüğünden mi? Yoksa Shamalayan’nın Hintli olduğu mu aklına gelmiş? Film kesinlikle cast bakımından sınıfta kalmış.

Var olan bir hikaye var zaten elimizde. Yapılması gereken bu hikayeyi kısaltıp önemli noktaları alıp tam olarak sunmak insanlara. Madem herkes tarafından sevilen böyle bir yapıma el atmışsın gelecek paradan daha fazlasını düşünmelisin. Belki koca bir sezonu bir filme sığdırmak zordur ama bek ala bir filme hikaye havada kalmasın diye iki, iki buçuk saat ayırabilirsin. Çizgi filmin bu şekilde budanmış hali senaryo ve kurgunun havada kalmasına sebebiyet vermiş. Anlaşılmaz bir hal almış film. Evet olması gereken gibi belki aksiyon sahneleri fazla tutulmuş ama onlarda açıkçası tatmin edilir seviyede değil.

Film kesinlikle olmamış. Shyamalan bu şekilde Bollywood’ta bile film yapamaz. Zaten yapamıyorda. Paranın konuştuğu Hollywood’da film yapmasının sebebi de bu. Ancak burada Nickelodeon’a da sitem etmeden geçemeyeceğim. Böyle bir yapım ki izleyeni yediden yetmişe herkes sırf para yatırdı diye Shyamalan’a teslim edilmez. Unut ediyorum ki Shyamalan şu filmin üzerine zorlayıp ikinci ve üçüncü kitabı da çekmeye çalışmaz. Adam gibi bir yönetmene devreder.

Senaryo, Yönetmen: M. Night Shyamalan

Oyuncular:


Noah Ringer
Aang

Dev Patel
Prens Zuko

Nicola Peltz
Katara

Jackson Rathbone
Sokka

Shaun Toub
Iroh

Aasif Mandvi
Kunandan Zhao

Cliff Curtis
Ateş Lordu Ozai

Seychelle Gabriel
Prenses Yue

Linkler:

www.thelastairbendermovie.com/

http://www.imdb.com/title/tt0938283/


Yorumlar

“The Last Airbender” için 5 yanıt

  1. Levent Keskin avatarı
    Levent Keskin

    Shyamalan’ın, hiç çevirmediğini varsayarak kendimi avuttuğum bir filmi. Objektif davranamadığım için, kızamıyorum. DVD’lerinin extra sahnelerinde yer alan sunuşlarındaki komplekssiz, arkadaş canlısı, kasmayan, candan tutumu ile insan olarak gönlümü kazanmış bir adam bu. “Lady in the Water”dan bu yana keskin bir iniş içinde olduğunun gayet farkındayım. Mistisizm ile bilim kurgu arasında iyi bir denge tutturduğuna inandığım ve felsefi bakış açılarından keyif aldığım için filmlerinden ümidimi kesmedim. Ondan beklentim artık bir “The Sixth Sense” olmamakla beraber en azından “The Village” ayarında bir iş hala çıkarabilir diye düşünüyorum.

    1. kişisel depresyon anları avatarı
      kişisel depresyon anları

      iyidir hoştur belki insan olarak ama şamalayan hakkında fikrim ağzı ile kuş tutsa değişmeyecek… nedense öyle bir izlenim uyadırdı bende. ve hiçta bu izlenimleri yıkacak birşey yapmadı…

  2. nee şamalayan mı,gözlük numaran ilerledi herhalde bayım :p

    1. kişisel depresyon anları avatarı
      kişisel depresyon anları

      ağzı ile kuş tutsa şamalayandan öteye gidemez 🙂

  3. Levent Keskin avatarı
    Levent Keskin

    “Night” adıyla anmak daha kolay olacak anlaşılan.

Siz ne düşünüyorsunuz?