Şöyle diziler bitmiş yaz dönemini nasıl geçiririm derken araştırmaların sonucunda karşılaştığım dizi The Leftovers. True Blood bitmiş tam bir boşluk anına gelmişti. HBO’nun çok fazla boş dizi yapmayacağını düşünerek okuduğum yorumlarda da Lost vari bir dizi olduğunu gördüğümde bende bir kaç bölüm diziyi izleyeyim dedim. Tabi dizinin kadrosuna bakmam izlemem için de bir sebep oldu. Justin Theroux, Amy Brenneman, Liv Tyler diziyi izlemek için iyi bir nedendi. Gerçi sadece Liv Tyler’ın olması izlemek için bence büyük bir neden.
Dizi Tom Perrotta‘nın aynı isimli romanından uyarlama. Romanı okumadığım için dizi ile arasında bir kıyaslama yapamayacağım ama ben diziyi oldukça başarılı buldum. Genel olarak baktığımızda dizi oldukça yavaş ilerliyor. Bu ilerleyiş sırasında bir çok soru işareti yaratmasına rağmen bu soru işaretlerine çok fazla yanıt vermiyor. Yani dizi sezon finali yapmasına rağmen hala bir çok soru işareti mevcut. Yaptığım araştırmalar sonucunda aslında kitabın da sorulara çok fazla yanıt vermediğini okudum. Gelecek günlerde kitabı da okumayı düşünüyorum açıkçası.
Dizi yavaş ilerliyor ama çok sağlam karakterler üzerine oturulmuş. Her bölümde hikayenin ana işleyişinden çok karakterlerin analizlerine yer verilmiş. Bu da her karakteri ayrıntılı olarak tanımamıza ve anlamamıza olanak sağlıyor. Tabi bu yavaş tempo izleyeni biraz sıkabilir. Ancak ben dizinin bir kemik izleyici oluşturduğunu /oluşturacağını düşünüyorum. Her bölüm farklı bir karaktere odaklanmasına rağmen ana hatları ile hikaye iye toparlanıp birleştiriliyor. Evet genel anlamda konu biraz dağınık ve nereye varacağı belli değil ama Eminim ki sağlam bir şekilde toplanacaktır.
Teknik açıdan dizi oldukça başarılı. Dizinin jeneriğinden tutun bütün her şey ayrıntılı bir şekilde düşünülmüş. Kamera açıları insana istenilen izleme zevkini veriyor ve dizinin müzikleri başlı başına güzel. Sahnelerle o kadar çok iç içe ki, sahnelerin etkisini çok başarılı bir şekilde izleyiciye geçiriyor. Diziyi izlerken sıkılmadan olan bitene kendinizi kaptırıyorsunuz. Bir çok dizide kırk beş dakikayı zorla bitirirken bir saatlik süren bu diziyi izlerken zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorum.
Hikaye küçük bir kasabada geçiyor. Günün birinde insanalr birden bire ortadan kaybolur. Kimse nereye gittiklerini ve onlara ne olduğu hakkında bir şey bilmemektedir. Bu ilahi kaybolma üzerinden üç sene geçer. Bu üç sene zarfında insanlar garipleşmiş ve bazı tarikatlar kurulmuştur. Kalanlar günahkar mıdır, seçilenler midir belli değildir. Ana hikayede kasabanın şerifi Kevin Garvey tarafında döner. Kevin Garvey kasabadaki kaybolan insanlara yardım etmeye çalışırken bu durumdan dolayı ailesi ile de arası bozulmuştur. Karısı Guilty Remnant evi terk etmiş Beyazlar denen bir tarikata katılmıştır. Kızı onunla kalmaktadır ama onunla arası pek iyi değildir. Oğlu ise kendini peygamber ilan eden Holy Wayne adında birinin peşinden gitmektedir. Tabi Kevin’in tek sorunu bu değildir. Eski şerif olan babası bazı şeyler gördüğü için deli damgası yiyerek akıl hastanesine kapatılmıştır. İşin körü tarafı Kevin’de bazen hatırlayamadığı şeyler yapmaktadır.
Dizinin diğer ilgi çekici öğelerinden biri de hiç konuşmayan, sürekli sigara içen ve beyaz giyinen Beyazlardır. Kimse amaçlarını bilmemektedir. Dizinin bilinmezlik lokomotifini direkt ayakta tutan öğelerden biridir Beyazlar. Birinci sezonun finaline doğru bazı gelişmeler yaşandı onlarla ilgili az çok soru işaretleri çözüme çıktı derken tabi ki yeni soru işaretleri çaldı kapıyı. Ama eminim ki ikinci sezon daha toplu ve soru işaretlerinin (en azından bu sezondaki) cevaplanacağını düşünüyorum.
Dizinin künyesini biraz incelediğimde dizinin on bölüm olamasına rağmen her bölümde farklı bir yönetmen ve senaristin isimleri geçmekte. Belki de dizinin hikayesinin bu kadar dağınık olmasının sebebi bu olabilir. Belkide her bir senarist ayrı bir karakter üzerinde çalışıyordur. Bu olası bir şey elbette. Tabi diğer bölümler nasıl akacak ne olacak bunu zaman gösterecek.
Tabi şimdi bu kadar karışık bir dizide bölüm bölüm ne olduğunu anlatmak olmaz. Zaten yazının sonu gelmez. Genel hatlarla hikaye bu şekilde özetlenebilir. Bence son dönemde kendini tekrar etmeyen hikayelerden biri. Tamam Amerikan yapımlarında son dönemlerde birden bire ortadan kaybolma üzerine çok film-dizi yapılmaya başlandı ama bence The Leftovers’ın yeri biraz farklı. Dizinin atmosferi biraz değişik.
Özetlemek gerekirse, iyi bir başlangıç yaptı The Leftovers. Hikayesi, kurusu, müzikleri bilhassa küçüğünden büyüğüne kadar tüm oyunculukları oldukça başarılı. Bence sezonun en başarılı yapımlarından ve izlenmesi gerekenlerden. Başlamadıysanız başlayın derim. Bence bu dizi çok ses getirecek.
Yönetmenler: Mimi Leder, Peter Berg, Carl Franklin, Lesli Linka Glatter, Keith Gordon, Michelle MacLaren, Daniel Sackheim
Senaryo: Alex Berenson, Curtis Gwinn, Jacqueline Hoyt, Damon Lindelof, Kath Lingenfelter, Tom Perrotta, Elizabeth Peterson, Carlito Rodriguez
Oyunculara:
Justin Theroux | … |
Kevin Garvey
|
|
Amy Brenneman | … |
Laurie Garvey
|
|
Christopher Eccleston | … |
Matt Jamison
|
|
Liv Tyler | … |
Meg Abbott
|
|
Chris Zylka | … |
Tom Garvey
|
|
Margaret Qualley | … |
Jill Garvey
|
|
Carrie Coon | … |
Nora Durst
|
|
Emily Meade | … |
Aimee
|
|
Amanda Warren | … |
Lucy Warburton
|
|
Ann Dowd | … |
Patti Levin
|
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?