Stephen Chbosky tarafından yazılmış aynı adlı romanından uyarlama film. Uyarlayan da yine aynı isim. Film için başarılı bir uyarlama diyebilirim. İlk yönetmenlik deneyimi olmasına rağmen Stephen Chbosky’i oldukça başarılı buldum. Kitabı okumadım ama kitap için de son dönem Amerikan edebiyatının en iyisi olduğunu savunanlar mevcut.
Film için bu zamana kadar lisede geçen en iyi filmlerden biri diyebilirim. Lise ortamını, girip çıkılan depresyonları, umutları başarılı bir şekilde vermiş. Burada Stephen Chbosky vermek istediğini başarılı bir şekilde vermiş. Kim olursanız olun hikayenin bir köşesinden tutuyorsunuz. Film bir lise filmi olarak ilerlerken belki tahmin edilebilecek bir yol çiziyor ama hikayenin altyapısı oldukça sağlam.
Hikaye iyi işlenmiş kurgu başarılı. Müzikler yerinde ve olması gerektiği gibi. Her biri özenle seçilmiş ve hikayeyi çok iyi bir şekilde destekliyor. Müzik ve görsellik birleşince hikayenin nasıl akıp gittiğini anlamıyorsunuz. Oyunculuklar oldukça başarılıydı. Açıkçası bu kadar başarılı bir oyunculuk beklemiyordum. Oyuncular karakterleri çok iyi benimsemişler. Bilhassa Ezra Miller yine kendine hayran bıraktı.
Tabi Emma Watson‘ın da hakkını yememek lazım. Ancak baş rolde oynayan Logan Lerman filmi iyi idare etmesine rağmen zaman zaman etkisinin düştüğünü gördüm. Yan karakterler de oldukça başarılıydı.
Hikaye Charlie’nin başından geçenleri anlatıyor. Daha doğrusu Charlie bilmediğimiz bir arkadaşına mektup yazıyor ve bu şekilde hikaye akıp gidiyor. Arkadaşına ne olduğunu bilmiyoruz. -Ya da bu kısmı ben kaçırdım emin değilim sanıyorum en yakın arkadaşı intihar ediyordu.- Charlie arkadaşsız bir şekilde liseye yeni başlamıştır. Tabi ilk başlangıcı liseye alışması üst sınıflarla diyalogları onun zor günler yaşamasına sebep olur.
Günler bu şekilde geçer. Charlie’nin en büyük amacı da yazar olmaktır. Sürekli etrafı gözler. Bir gün yeni kişilerle tanışır. Bu grup onu bilmediği bir dünyaya sokar. Bu sayede aşk, seks ile tanışır. Bu Charlie’nin yeni bir görüş edinmesine sebep olur. Tabi bir yerden sonra işler ters gidince yine yalnız kalır Charlie. Tabi yine depresyona gider.
Burada yönetmenin tam olarak vermekte zorlandığı yada ikileme düştüğü şey Charlie’nin depresyona girme sebebi. Arkadaşının ölümü mü yoksa teyzesiyle olan ilişkisi mi burada film biraz açık kalıyor.
Filmi komedi diye izlemeye başladığınızda bekleneni pek vermiyor. Bu da ilk dakikalarda sıkılmanıza sebep oluyor. Sonrası ile akıcı ve merak verici bir şekilde akıp gidiyor. Kitabı bir yana koyarsak başarılı bir film olmuş The Perks of Being a Wallflower. Kitabı da okumak lazım. Film de izlenmeli bence.
Senaryo – Yönetmen: Stephen Chbosky
Oyuncular:
Logan Lerman | … |
Charlie
|
|
Dylan McDermott | … |
Father
|
|
Kate Walsh | … |
Mother
|
|
Ezra Miller | … |
Patrick
|
|
Emma Watson | … | Sam |
Linkler:
Siz ne düşünüyorsunuz?