Geçtiğimiz fersivalde izlemeye çalışıp izleyemedim film Şimdiye kısmetmiş. Üç başarılı yönetmen Michel Gondry, Leos Carax ve Joon-ho Bong’un üç kısa filminden oluşan Tokyo! şehrin günlük yaşamını ve kargaşasını hayallerini ortaya başarılı ve fantastik bir şekilde ortaya koymuş. Üç filmde aynı çatı altında olmasına rağmen birbirinden bir hayli bağımsız. Filmin açılışını Michel Gondry yapıyor…
Interior Design –Michel Gondry
Bir çift bir arkadaşlarının yanında kısa süre ile kalmaya başlar. Erkek olan film çekmektedir. Yaptığı işlerde de başarılıdır. Ama sevgilisi için bunu söylemek imkansızdır. Hala bir baltaya sap olamamış beceriksizin biridir. Filme bir baktığımızda Tokyo’da barınma sorunununa değiniyor. Kutu gibi evler ve yaşayış biçimleri. Tabi biz İstanbul da da bu yöne doğru ilerliyoruz ama sonumuz malum.
Bir gün kadın karakterimiz kendini bomboş hisseder. Öyle yıkılmıştır ki artık hiç bir işe yaramadığı fikri onu içten içe eritir. Tam bu arada yolda yürürken ahşap bir sandalyeye dönüşür. Bu şekilde kendini daha yararlı hissetmeye başlar…
Bu nasıl hikaye demeyin.Gondry yine harikalar yaratmış ve zevkli bir film sunuyor.
Merde –Leos Carax
Tokyo’da kanalizasyonda insana benzeyen bir yaratık yaşamaktadır. Bu yaratık bir gün yer yüzüne çıkar ve tüm insanları öldürmeye başlar. Yarattığı tam bir kaostur. Sonunda yakalanır. Ancak kimseyle konuşmamaktadır. Dilini anlayan yoktur.
Ünü yurt dışına kadar yayılır. Bir Fransız avukat onunla konuşabileceğini iddia eder ve Tokyo’ya gelir. Onun’da görünüşü bu yaratığa benzemektedir. Mahkemeye çıkar ve yargılanmaya başlar. Tabi bu esnada eleştiriler kol gezer ortalıkta.
Sonuçta bu yaratık idam edilir aslında beklendiği gibi bir idam olmaz. Film süresince iyi yada kötü bir kişinin kitleleri nasıl sürüklediğine şahit oluruz. Final ise gayet şaşırtıcı…
Shaking Tokyo – Joon-ho Bong
Diğer iki filme oranla bunalım bir film Shaking Tokyo. Artık Japonlarla özleşmiş hikikomori hastalığına yakalanmış abimiz yıllardır evden dışarı çıkmamıştır. Her ihtiyacını telefon ile karşılamaktadır. Para alıp verme işlerinde ise insanların yüzüne bakmaz. Pizza kutuları, boş tuvalet kağıdı rulolarından dekorlar yapmıştır kendine. Okumadığı kitap yoktur. Televizyon da izlemez.
Günün birinde pizza istediğinde pizzası gelir ödeme esnasında karşısındakinin jartiyerli bir kadın olduğunu görür. Merak eder ve başını kaldırarak ona bakar. Kıza aşık olur. Bu sırada büyük bir deprem yaşanır. Deprem bittiğinde kız bayılmış ve evin ortasına yığılmıştır. Birim eleman ne yaparsa yapsın ona uyandıramaz. En sonunda kızın kolunda ve bacağında düğmeler görür. Burada Power düğmesine zorlukla basar ve kız birden hareketlenir. Konuşmadan sonra kız tam çıkacakken, kolundaki love düğmesine basar.
Kız evden çıkar. Bizim eleman onu düşünmeden edemez. Bir gün yine pizza ister. Ancak getiren o değildir. Kızın nerede olduğunu sorar. Pizzacı işten ayrıldığını kendini eve kapatacağını söylediğini söyler ve gider. Bu arada bizim eleman kızın adresini alır. Ne yapıp yapıp onu görmesi lazımdır. Onun kendisini eve kapatmasını istemez. Bin bir eziyetten sonra zorla dışarıya çıkar. Hiç kimseye görünmeden gidip gelmektir amacı. Ancak şehir bomboştur. Tüm insanlar evine kapanmıştır….
Linkler
http://www.imdb.com/title/tt0976060/
Oyuncular:
Yû Aoi | … | Pizza-Delivery Girl (segment “Shaking Tokyo”) | |
YosiYosi Arakawa | … | Man running from his home (segment “Shaking Tokyo”) | |
Jean-François Balmer | … | Maître Voland (segment “Merde”) | |
Julie Dreyfus | |||
Ayako Fujitani | … | Hiroko (segment “Interior Design”) | |
Ayumi Ito | … | Akemi (segment “Interior Design”) | |
Teruyuki Kagawa | … | Man (segment “Shaking Tokyo”) | |
Eimei Kanamura | … | (segment “Merde”) | |
Ryo Kase | … | Akira (segment “Interior Design”) | |
Denis Lavant | … | Merde’ (segment “Merde”) | |
Yutaka Matsushige | |||
Nao Omori | … | Hiroshi (segment “Interior Design”) | |
Sohee Park | … | A guy in the movie theater | |
Naoto Takenaka | … | Pizza-Delivery Man (segment “Shaking Tokyo”) | |
Satoshi Tsumabuki | … | Takeshi (segment “Interior Design”) | |
Hiroshi Yamamoto |
Siz ne düşünüyorsunuz?