Öncelikle filmi hangi gözle yazmalıyım onu düşünmem lazım. Bir izleyici mi olmaılıyım yoksa bir eleştirmen mi? Ancak konu sevdiği o eskilerde taptığım Transformers olunca tabi bu akış biraz eleştirmen olmaktan dışarıya çıkıyor. (bu arada ilk filmi yazmadığımı keşfettim niyeyse)
İlk filmden anlaşıldığı üzere filmin ikinci filmin gelişi belliydi. Tabi ilk bakışta filmden beklenen de bu muydu evet. Sonuçta Decepticon’ların bu kadar basit yenilgiye uğraması imkansız gibi birşeydi. Ancak Revenge of the falen filmine felince, biraz daha geriye dönüp hatta baya bir geriye dönüp bu uzaylu yaşam formalarının dünyada ne zamandır bulunduklarını öğreniyoruz. Transformers meraklısı için aslında en önemli bilgilerden biri de bu.
Filmin konusuna geçmeden önce şunu da söyleyebilirim ki, film baştan sona “action” dolu. 147 dakikalık filmin ben diyeyim 15 siz deyin 20 dakikası normal bir şelikde geçiyor geri kalan kısmı ise safi “action”. Tabi bu duru film sonunda baş ağrılarına sebebyet verebiliyor o da ayrı bir konu.
Hani bu türk filmlerin devamının gereği midir bilmem filmde yine gereğinden fazla duygusal sahneye yer verilmiş. Ve bu filmde görüyoruz ki bu robotllar sadece makina kılığında değil insan kılığında da olabiliyormuş…
Sam Witwicky, üniveriste için kolları sıvamıştır. Dolabında eski eşyalarını düzenlerken montuna yapışmış bir parça bulur. Bu parça ona dünyalarına gelen bu yabancılar hakkında şifreli bilgiler verir ve bu durum işlerin karışmasına sebep olur. Aslında film ilkinden çok Deceptionlar ve Autobotlar arasındaki bu savaşın kaynağını ortaya çıkarmakta ve bize daha ayrıntılı ilgiler vermekte.
Sam’de alan bu parçayı almaya çalışan Deceptionlar ortalığı kasıp kavururlar. Üstüne üstlük yaşlı Deception, Optimus Prime’in ve Sam’in ölümleri ise cabası. Film ciddi ciddi bir action patlaması yaratabilir. BU hususta tedarikli izlenmelidir ki eleştrilecek tarafı yok değil…
Son fimden bu yana Autobotlar ile insan ırkı (amerikalılar) bir anlaşma yapmıştır ve birlikte çalışmaktaıdrlar. Hal böyle olunca filmde bol bol amerikan askeri övgüsü görmekten sakınamıyoruz kendimizi. Yani film de aşırı derecede amerikan propagandası var desem yalan söylemiş olmam. Tabi bir de şu var bükemedğin bileği öpeceksin. Keşke biz yapabilseydik şu filmleri de bizde kendi milliyetçişiğimizi yayıp askerimizin reklamını yapsaydık ama olamuyor işte. Tabi gözüme ilişen tek bu değil… Mesela Mikaela’nın bütün o kovalama sahneleri boyunca beyaz pantolonun yer yer kirlenmemesi ilginç tabiki. Sonuçta her zmanki gibi amerikalılar minnettarız.
Peki iki filmdir Mikaela rolü için karşımıza sürekli kırmızı dudaklı çıkan Megan Fox’a ne demeli. Elbette diyecek birşey yok lakin dikkat dağıtmaktan öteye geçmiyor.
Sonuç olarak film yukarıda da yazdığım gibi tamamıyle bir 1action” bütünü hazırlıklı gitmek lazım göreceksiniz ki yıllık “action” limitini doldurmuş olacaksınız. Tabi uzayan bu action arada insanı sıkabiliyor ama gelip geçici…
Yönetmen: Michael Bay
Senaryo: Ehren Kruger, Roberto Orci
Oyuncular:
Shia LaBeouf | … | Sam Witwicky | |
Megan Fox | … | Mikaela Banes | |
Josh Duhamel | … | Major Lennox | |
Tyrese Gibson | … | USAF Master Sergeant Epps |
Linkler:
http://www.transformersmovie.com/
Siz ne düşünüyorsunuz?