Türkan Şorayı’ın yeşil küpelerinden yola çıkıp, benden adam olmaza tümüne. varım…

Bu bir kendini aşağılama terapisi. Zekrinin nasıl olduğunu bilmediğim ama damarlarımda gezinen bir hastalığın terapisi bu. Adını bilmediğim Türkan Şoray filmine denk geldiğimde hissettiğim o yeşil, kocaman belkide hiç bir özelliği olmayan küpelere sahip olma isteği içimdeki. Çalıntıya varan bir tutku bu. Belkide kendimi özleştirdiğim evimin hırsızıyla içimdeki etkileşim. O an orada bir boyut karmaşası yaşansa ve film sandığımız gerçek şeylerin dünyasından o küpeleri alsam tarifi eminim ki mikrofon karşısında saçmalayan vatandaşlarımdan öteye geçemem. Lakin içimdeki sahip olma arzusu, bırakın iki kelimeyi bir araya getirme kabiliyetinde olamayı, ne olursa olsun onu sahiplenme güdüsüyle dolu. Bir şarkının en şehvetli nakaratındaki gibi, mesela “benim de şu cihandan gidişim, memleket sevdasından, hey canım hey…”. Lakin kavramların karmaşasını ortaya atan kim ise, ellerinden öpüp önünde saygıyla eğiliyorum. Ve bu kavram karmaşasının yaşayıp, kaos içerisinde yapmak istediklerimi endekslediklerimde, kervan yolda düzülür değimine uygun olarak, her aşamada darbelerimi alıyorum. O’lum lan biz çok mu filmle büyüdük. Toz pembe algısı bizde neden farklı? Algıda seçiciliğe değinmiyorum bile ama sanki o toz pembeye odaklı bir hayat yaratmışız kendimize. Tabi buna etkisi olan dış mihrakları saymıyorum bile ama içerisi fokurdayan kazan sanki. Tutarsızlığıma en büyük sebep bu sanki. Gerçi benden bir şey olmazken suçlayacak şey mi yok sanki? “Gönlümle baş başa düşündüm demin” ne kadar boktan bir halde olduğumu anlattım. Kelimelerim daha ilk dakikaların mazisine karıştığında, aklıma getiremediğim onlarca sitem, arzu, istek. Hangisine cevap vermem gerektiği konusunda tereddütteyim. Birilerine cevap vermeliyim biliyorum. Her cevapsız kalan soru karşısında biraz daha kendimi bilinmezliğe atacağım ve… ve kelimelerle flörtüm hep olmak istediklerime gelecek. Gelmesi yetmiyormuş gibi, üzerime çökecek…


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?