Uçuyoruz…

Uçmak nasıl bir his? Özgürlük diyenler var. Korkuyla bakanlar da. Ben vücudun hissetmediği, herhangi bir yere bağlı oalrak yapılan eyleme uçmak demiyorum. Kuşların yaptığı uçmaktır. İnsanların yaptığı ise onları taklit etmek. İşin içine taklit girince bu işten zevk almak ya da bunu özgürlük olarak adlandırmak biraz saçma geliyor bana. Biz bir şeylere güdümlü olarak uçuyoruz. Bazı araçlar kullanıyoruz. Uçaklar, balonlar, helikopterler… Ulaşım araçlarından bahsediyorum. Bunları havda görmek dikkat çekici sıradan bir şeydir. Ancak havada uçan bir petrol tankeri görüyorsanız bu biraz tuhaftır. Hem de ismi “Fadime 2” olan. Çünkü tankerler uçmaz. Onlar sadece ağırlıklarıyla suyu biraz daha taşırırlar. Ağır ve hantaldırlar. En fazla on sekiz mil hız yaparlar. Yanı hızda uçan bir cismin havada kalma olasılığı da…

Her neyse bu hesaplara girmeç çok bir şey çözmeyecek. En iyisi ben biraz daha geri sayarak anlatmaya başlayayım.

Küçük kız, kapının ardında üstten geçirilmiş teli havaya akdlırmaya çalışırken yanına sesizce yaklaştım. Korkutmak gibi bir amacım yoktu. Korkmadı da zaten. Başının üzerinden uzanan elimi takip ederek bana baktı. Kapıyı hafifçe ittiğimde kapının tam olarak açılmasını beklemeden aradan sıyrıldı. Ben kapıyı açıp adımımı içeri atana kadar içeri girmiş, küçük bir ağacın dibinde oynamaya başlamıştı. Aynı şekilde kapıyı kapadım ve sofaya doğru yürümeye başladım. Gökyüzü açık, hava ise tuvalet kadar serin değildi ama fena da sayılmazdı.

Adımlarımı atarken küçük kıza baktım. Ağacın kökündeki toprakla oynuyordu. Muhtemelen torak killiydi ıslanmış toprak komple elini sarıyordu. Toprakla bir leyle yapmaya çalışırken kafasını kaldırıp bana baktı. Ona gülümsedim ama onun bakışları “sen hala burada mısın?” der cinstendi. Yürümeye devam ettim. Bizimkiler oturuyorlardı. Kardeşim, arkadaşı ve kocası oalcak kıl herif. Kadına baktıkça içime dolan sevecenlik, adama baktıkça içimi nefrete bırakıyordu. Adamın bir yalnışını görmüş müydüm hatırlamıyorum. Zaten ne mazimiz vardı ki? Siz ön yargı deyin benim kanım ısınmadı diyeyim. Eminim adamla tanışsanız siz de benimle aynı şeyi düşünürdünüz.

Laflarına girmedim. Onlarda bana kız abir bakış attıktan sonra yokmuşum gibi davrandılar. Olsun ben bir köşeye oturur bu güzelliği sessizce izleyebilirdim. Tam o esnada deniz yönünden bir rüzgar geldi. Rüzgar esintisiyle birlikte toprak kokusunu da beraberinde getirmişti. O an çocuğun toprağa bulanmış elleri geldi aklıma. Aklımdaki bu görüntü kısa sürdü. Tam karşımda, dağı arkasına almış kahverengi bir tanker denizden havaya yükselmişti. Ne kadar yükseldiğini bilmiyorum ama dağ ile aynı boydaydı. Yani oldukça yüksek.

O an ne düşünmem gerektiğini unuttum. “Bakın” diye cıkız bir ses çıktı ağzımdan. Üç kişi aynı anda önce bana ve daha sonra denize doğru baktılar. Gördükleri karşısında onlar da hayrete düşmüş olacaklar ki yerlerinden fırkadıkları gibi ayağa kalktılar ve onlarda bakmaya başladılar. Gemi de yavaşça şehir merkezine doğru hareket etmeye başladı.

O an ne yapacağımı kestiremedim. Kötü bir şeyler oluyordu bu aşikar ama ne olabileceği konusunda hiç bir fikrim yoktu. Uzaylılar mı? Yoksa Amerikalılar üzeirmizde deney mi yapıyordı? Olası… Bu iki ihtimal dışında aklıma gelen başka bir şeyde yoktu. Kıyamet kopuyordu belkide. Susruz mu?

Birden aklımda bir düşünce belirdi. Sığınaklara girmemiz lazımdı. Sığınak nerde vardı bilmiyordum. Sonuçta ben tatildeydim. Herkes gibi bende tatile gittiğim yerde sığınak nerededir diye araştırmıyordum yada bir felaket olsa ne yapılacağını. Tabi buralarda olmasa bile şehir merkezinde sığınak olabilirdi. Geminin de oraya uştuğunu güşünürsek bu çok güvenli sayılıy mıydı? Evet, sonuçta yerin altına girecektik. Yer yarılmadığı sürece sıkıntı yoktu. Tabi olması gereken yerde sığınma odası olmadığını düşünürsek sığınak olmama olasığıda yüksekti. Bunu denemeden bilemezdim.

Hadi dedim ve hızlıca kardeşimin elini tutup çekiştirmeye başladım. Afallaması kıza sürdü ve hemen reaksiyon verdi. Kimseyele vedalaşmadan koşmaya başladık. Arkamıza bile bakamdan. Muhtemelen arkamızdakiler bir kaç dakika şaşkınca bize baktılar. Onlarda sığınak var mıydı acaba? Hiç bilmiyorum.


Yorumlar

Siz ne düşünüyorsunuz?