Şimdi filme nasıl başlasam bilmiyorum. Film tam anlamıyla bir şeylerin kopyası. Hatta filmin çeşitli versiyonları Güney Korelilerin çekmiş olduğu Yeogo goedam serisinde bu hikayelerden bolca gördük. Zaten senaryo anlamında çok bir şey vermeyen film isim anlamında da karmaşaya girmiş.
Film yanlış hatırlamıyorsam alışagelmiş cin temalı korku filmlerimizden farklı olarak bir ruh filmi olarak lanse edilmişti. Zaten hikayenin de ruh çağırma seansı ile başladığına gelen şeyin de ruh olduğuna inanıyoruz. Lakin filmin ismine bakarsak, aslında cin ile ilgili olduğunu bize çağırıştırıyor. Lakin alakası yok. Gerçi biz cin çarpması gibi bir ruh çarpması da görüyoruz filmde.
Film klasik bir açılış yapıyor. Okulun penceresinden atlayan kısımının karesi ile. Lakin atlamada ölümüne atlamaktan çok ayaklarım üzerine düşerim tarzı temkinli bir atlama. Bu olayın üzerinden yıllar geçer ve bir arkadaş grubu mezuniyet öncesi gece okula girip alem yapmaya karar verir. Okuldan çıkarlar, akşam hava karardığında geri dönerler. Nedense yine okul kıyafetleri ile. Okulda ne bir güvenlik ne de bir görevli kalmıştır. İçeri giren gençlerimiz öğretmenler odasına içtikten sonra birden ayılırlar ve spor salonuna geçerler.
Burada bir süre takıldıktan sonra eğlence olsun diye ruh çağırmaya niyetlenirler. Bu işlerle uğraşan kız arkadaşımız çantasına taşıdığı onlarca malzemeyi çıkarır ve ortaya serer. Bin yıllık profesyoneller gibi ruh çağırmaya başlar. Çağırdıkları ruhta filmin başında intihar eden kızın ruhudur. Tabi ruh gelir önce çağıran ablamızı halleder. Şok içerisinde kaçan diğer ekip üyeleri için ise okul bir labirente döner. Bu arada baş başa kalan bir çiftin de dünyadan haberi yoktur.
Okul kazan ruh kepçe bizimkileri arar, bizimkiler de kaçar. Derken birden okulda müdür yardımcılarının ve bir öğretmenlerinin olduğunu görürler. Nedense kimse birbirini sorgulamaz ama o durumda müdür yardımcısı sapıklık yapmaya devam eder. Bu sırada ekipten kalanlar buradan nasıl kurtulacaklarını düşünmeye çalışırlar ve aynı zamanda neden bu duruma düştükleri ortaya çıkar.
Film görsel olarak tatmin etmemekle birlikte basit hikayesi de keyif vermiyor. Zaten olan biteni daha filmin başından kestiriyorsunuz. Diyaloglar ve oyunculuklar başarısız. Bir yerde sırf kızlarımız anlamsız bir şekilde sutyenle kalsın da aksiyon olsun diye sahneler eklenmiş filme. Kriz durumunda kız rahatça gömlek elinde dolanıyor, başka biri de çıplak kalmış kıza, altında tişört olmasına rağmen gömleğini vermekte tereddüt ediyor. Bunlar gibi mantığımızın almadığı bir çok olay karşımıza çıkıyor film boyunca. Hani kızlarda izletse neyse.
Özetlemek gerekirse, oyunculuğundan tutun hikayesine, senaryodan, efektlerine, sesine kadar olmamış bir film Ümmü Sibyan: Zifir. Yazık olmuş harcanan paraya. Uzak durun derim.
Yönetmen: Efe Hızır
Senaryo: Serhat Hasanoğlu
Oyuncular:
Melisa Akman | |||
Gizem Ayaz | |||
Berkan Bulut | |||
Koray Elibol | |||
Mustafa Kırantepe |
Linkler:
http://www.imdb.com/title/tt4149802/
http://www.sinematurk.com/film/57764-ummu-sibyan-zifir/
Siz ne düşünüyorsunuz?