Under The Dome

Stephen King‘in aynı isimli romanından uyarlama diziyi aylardır bekliyordum. Kitap yorumu da burada.) Dizi yayınlandı ve geçtiğimiz haftalarda sezon finali yaptı. Aslında tek sezon olarak düşünülmüş bir diziydi ancak bilirsiniz ki reyting nelere kadir, filmin ikinci sezonunun da çekilmesi kararı çıkmış ve aslını söylemek gerekirse dizi de çığırından çıkmıştır. Şu an için kitapla tek ortak noktası kubbe kalmıştır. Arada değinilen pembe yıldızlar gibi ufak tefek şeyleri saymazsak.

Tabi dizinin kitaptan bağımsız ilerlemesi benim biraz canımı sıktı. İlk bölümlerde karakterlere ve olaylara alışmak bana oldukça zor geldi. Kubbenin inmesinden sonra anlatılan o muhteşem kazalar dizide oldukça sönük kalmıştı. Merakla beklediğim dizi benim için hayal kırıklığından başka bir şeye dönmemişti doğrusunu söylemek gerekirse. Ama Stephen King‘in hatrı için çiğ tavuk bile yenir. Bu sebepten dolayı diziyi izlemeye devam ettim. Tabi kendimi kitaptan soyutlayarak.

Kitapla diziyi kıyaslamaya kalkmayacağım elbette. Dizi kitabın yanından bile geçemez. Kubbe haricinde de zaten dizinin kitapla pek fazla alakası kaldığını düşünmüyorum. Kitapta karakter geçmişlerine de odaklanırken dizide bunu göremediğimizi söylemeliyim. İyi, kötü, gereksiz karakterler dizide yer edinmiş ve aslında kitapta önemli olarak gördüğüm karakterler dizide yok. Kitaba göre aksiyon yoksunu bir dizi.

İkinci sezon onayını aldığını söylemiştim. Aslında tek sezon düşünülen ve buna göre hazırlanan dizinin daha sonra ikinci sezonun kararı alınmasıyla senaryosunda büyük açıklar olduğunu belirtmem gerekir. Bu konuda bir çok soru işareti aklınızda kalıyor. Hikaye hızla bitişe doğru ilerlerken, uzatma kararıyla birlikte araya konan gereksiz sahneler ve hikaye dizinin akışını iyice baltalamış durumda. Hikaye ve kurgudaki bu açıkla can sıksada yine de merak içinde bırakıyor dizi.

Aslında diziyi içim acıyarak izliyorum. BU kadar iyi bir hikaye bu kadar berbat edilir diye. Birde prodüktörlerinden birinin Stephen King olması içimi acıttı. Ne senaryo ne kurgu kesinlikle başarılı değil. Aynı şekilde oyuncu seçimleri de çok başarılı diyemeyeceğim ama ‘i gördükçe biraz içim ısınıyor. Bu arada  her yerde mi polis olmak zorunda diye soruyorum kendi kendime.

Hikaye Chester’s Mill Kasabası’nın etrafının görünmeyen bir kubbe ile kapatılmasında sonra kubbe içerisinde olan biteni anlatıyor. İnsanlar ne kubbeden dışarı çıkabilmekte ne de içeri girebilmektedirler. Bu durumla karşı karşıya kalan halk ne yapacağını bilmemez. Devlet kubbeyi kaldırmak için bir çözüm üretemez. Kubbe içerisindeki halkta hayatta kalmak için birbirlerine saldırmaya başlar.

Belediye meclis üyesi  James ‘Big Jim’ Rennie yönetimi eline alır ve halkı bir arada tutmaya çalışır. Ancak aslında bu yaptığı sadece bu zamana kadar yaptığı kötü işlere karşı kendini korumaktır. Aslında kubbenin gitmesini de pek istemez. Bu arada Rennie’ye karşı durabilecek tek isim ise eski asker şimdi ise yasa dışı tahsilat işleri ile uğraşan Dale ‘Barbie’ Barbara’dır. Dizi de Rennie’nin iktidarı elinde tutma savaşını ve küçük bir azınlığın Barbie önderliğinde ona karşı koymasını izliyoruz.

Belirttiğim gibi, karakterler ayrıntılı verilmemiş, hikaye orijinale hiç sağdık kalmamış olsa bile yinede bilim kurgu içermesi en önemlisi de Stephen King adının geçmesi sebebi ile izlenecek bir dizi. Çok şey beklemediğinizde çıtır çerezlik.

Yaratan: 

Yönetmen: Jack Bender

Senaryo: Stephen King (kitap), 

Oyuncular:

 Dale ‘Barbie’ Barbara
 Julia Shumway
 Sheriff Linda Esquivel
 Angie McAlister
 Junior Rennie
 Joe McAlister
 James ‘Big Jim’ Rennie

Linkler:

http://www.imdb.com/title/tt1553656/

Siz ne düşünüyorsunuz?

Back to Top
%d blogcu bunu beğendi: