
Bu konuda çokta yalnız değilim değil mi? Herkes gibiyim yani… Bir başkasından farkım yok. Peki ya neden böyle? Neden gidemiyorum ya da neden kalamıyorum?
“Neden” hayatımdaki en büyük sorun?
Bazen korkuyorum. Düşünmekten, yapmaktan, yürümekten, konuşmaktan… Kendim olamadığım bir şey mi var içimde? Beni ben olmaktan alı koyan. Tabular, komşular, atıp tutan akrabalar…
Ne yapmalıyım ne olmalıyım? Bir duvar, bir yol, daha iyiyi nefes alan yıllara meydan okumaya çalışan bir ağaç. Onu da kazıyor, söküyor zarar veriyoruz ya. Tüm olan biteni kabullenecek, girdiği şeyin şeklin alacak bir su birikintisi? İstedikleri bu mu? Ya da benim istediğim?
Gözümü açmamla başlıyor erteleme. Bugün olmaz diyorum. Bugün bir şeyleri başlangıcı olmalı ama zaman ama belki de üzerime çöken o beklentiler o kadar kalıplamış ki beni yine rutine uyuyorum.
Yine erteliyorum. Ertelemenin beni kahredeceğini, sürekli bir yerimden bir barça götüreceğini bile bile.
Bu yazıyı bile son güne erteliyorum. Elimdeki tüm yazıları ertelediğim gibi. Bazen son dakikaya. Bazense sonunu geçiriyorum. Acaba hayatta bana bu kadar cömert davranacak mı? Yani bir gün son nefesimin ardından ertelemeye devam edebilecek miyim? Peki ya o son nefesi erteleyebilecek miyim?
İşi yarım kalmışlar otelinde konaklarım belki de. Yine kendinden başkasına faydası olmayan hatta ve hatta kendine de faydası olmayan biri olarak. Beki böyle faydasız birini neden kabul etsinler ki?
İçimdeki irin bu. Söküp atamadığım. Atmayı nasıl başarabileceğimi bilmediğim. Hangi kelimenin hangi frekansın, hangi büyünün beni kendime getireceğini bilemediğim.
Herkes gibiyim değil mi?
Bir türlü bitiremeyenlerden…
Siz ne düşünüyorsunuz?